HABER49-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, son dönemde medya alanında yaşanan gelişmelere ilişkin kapsamlı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, medya kuruluşlarına kayyum atanması, televizyon kanallarının yayın hayatına son vermesi ve gazetecilere yönelik artan baskıların basın özgürlüğü açısından ciddi bir tehdit oluşturduğu vurgulandı.
Özellikle son aylarda bazı medya kuruluşlarının yayın faaliyetlerini durdurmak zorunda kalması, gazetecilerin mesleki faaliyetleri nedeniyle açık veya örtülü biçimde tehdit edilmesi, hedef gösterilmesi ve cinsiyet temelli saldırılara maruz bırakılmasının kaygı verici bir tabloyu ortaya koyduğu belirtildi.

Cemiyet, kayyum yönetimine geçen dokuz televizyon kuruluşunun ardından Ekol TV’nin ekonomik gerekçelerle yayınına son vermesini, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından yeni ve olumsuz bir eşik olarak değerlendirdi. Açıklamada, medya sektöründe yaşanan ekonomik ve yapısal sorunların çoğulculuğu zayıflattığına dikkat çekilirken, bu sürecin editöryal bağımsızlık üzerinde ciddi bir kırılganlık yarattığı ifade edildi. TGC, bu koşulların doğrudan sansür olmasa bile dolaylı sansür etkisi doğurduğunu ve kamuoyunun farklı görüşlere erişimini sınırladığını belirtti.
Medya kuruluşlarının kapanmasıyla yüzlerce gazetecinin işsiz kaldığına işaret edilen açıklamada, bu durumun hem basın emekçileri hem de toplumun haber alma hakkı açısından önemli sonuçlar doğurduğu kaydedildi.

Ela Rümeysa Cebeci’den Ek İfade: “Uyuşturucu Kullandım Ama Hiçbir Zaman Satmadım”
Ela Rümeysa Cebeci’den Ek İfade: “Uyuşturucu Kullandım Ama Hiçbir Zaman Satmadım”
İçeriği Görüntüle

GAZETECİLERİN GÖZALTI VE TUTUKLULUK SÜREÇLERİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ NASIL ETKİLİYOR?

TGC açıklamasında, gazetecilerin yaptıkları haberler, kaleme aldıkları yazılar ve paylaştıkları görüşler nedeniyle sık sık gözaltına alındığı ve tutuklandığına dikkat çekildi. Cemiyetin verdiği bilgilere göre, aralarında Fatih Altaylı, Merdan Yanardağ ve Enver Aysever’in de bulunduğu 11 gazeteci halen cezaevinde bulunuyor. Bu durumun, gazetecilik faaliyetleri üzerinde caydırıcı bir etki yarattığı ve toplumun doğru bilgiye erişimini zorlaştırdığı ifade edildi. TGC, gazetecilerin tutuklu yargılanmasının istisnai bir uygulama olması gerektiğini vurgulayarak, bu yöntemden vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
Açıklamada ayrıca, görevini sürdürmeye çalışan gazetecilerin de ciddi tehditlerle karşı karşıya kaldığı belirtildi. Halk TV sunucusu Gözde Şeker ile CNN Türk muhabiri Merve Tokaz’ın tehdit ve cinsiyet temelli saldırılara maruz kaldığı hatırlatıldı. Bu örneklerin, gazetecilere yönelik ağır hukuki ihlallerin sürdüğünü gösterdiği ifade edildi. TGC, basın özgürlüğünün Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi kapsamında güvence altına alınmış temel bir hak olduğunu hatırlattı. Aynı zamanda Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin, gazetecilerin kamu yararını gözeterek doğru ve etik ilkelere uygun haber yapma yükümlülüğünü düzenlediği, mesleki faaliyetleri nedeniyle baskıya ve ayrımcı muameleye maruz bırakılmamalarını açık bir ilke olarak tanımladığı vurgulandı.

YANILTICI BİLGİLER, ETİK İLKELER VE ETKİN SORUŞTURMA ÇAĞRISI NEDEN ÖNE ÇIKIYOR?

TGC açıklamasının bir diğer önemli başlığı, son dönemde yürütülen bazı ceza soruşturmalarına ilişkin medyada yer alan içerikler oldu. Cemiyet, doğruluğu henüz mahkemeler tarafından tespit edilmemiş, özel hayatın gizliliğini ihlal eden ve haber niteliği taşımayan bilgilerin kamuoyuna yansıtıldığına dikkat çekti. Bu tür bilgilerin medya aracılığıyla dolaşıma sokulmasının, masumiyet karinesi, kişilik haklarının korunması ve adil yargılanma hakkı açısından ciddi hukuki sakıncalar doğurduğu belirtildi.
Açıklamada, bu tür uygulamaların gazetecilerin etik sorumluluklarını yerine getirmesini fiilen zorlaştırdığı vurgulandı. Gazetecilerin, yürüyen soruşturmalara ilişkin sızdırılan ve doğruluğu kanıtlanmamış bilgilerin yayılmasına aracılık etmemesi gerektiği ifade edildi.
TGC, gazetecilerin Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uygun habercilik yapmasının önemine dikkat çekti. Ayrıca gazetecilere yönelik tehdit ve saldırılarla ilgili etkin soruşturmalar yürütülmesi, sorumluların tespit edilmesi ve cezasızlık algısının ortadan kaldırılmasının kamu otoritelerinin yükümlülüğü olduğu vurgulandı.

Kaynak: HABER MERKEZİ