HABER49-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Gazeteciler Komisyonu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde “Medyada Cinsel Şiddet ile Cinsel Tacizin Önlenmesi ve İşverene Düşen Sorumluluklar” başlıklı toplantı düzenledi. Toplantıda medya kuruluşlarına uygulamaları için önerilecek TGC Medyada Cinsel Tacizi Önleyici Politika Belgesi de açıklandı.

24 Kasım 2025 Pazartesi günü saat 13.00’te TGC Burhan Felek Konferans Salonu'nda yapılan toplantı TGC Başkan Yardımcısı İhsan Yılmaz’ın açılış konuşmasıyla başladı. İki oturumdan oluşan toplantının birinci oturumunun moderatörlüğünü TGC Yönetim Kurulu Üyesi ve TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Koordinatörü Göksel Göksu üstlendi. Birinci oturumda; Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı ve UNESCO Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, BİANET İnternet Sitesi Editörü Evrim Kepenek, Eşitlik İçin Kadın Platformu Üyesi Selin Nakıpoğlu konuştu. İkinci oturumun moderatörlüğünü TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Başkanı Ayşegül Aydoğan Atakan yaptı. İkinci oturumun konuşmacıları Milliyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve TGC Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Aktaş, Birgün Gazetesi Muhabiri Sarya Toprak, TGC Yönetim Kurulu Üyesi ve TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Koordinatörü Göksel Göksu oldu.

İHSAN YILMAZ: TACİZDEN ARINDIRILMIŞ ÇALIŞMA ORTAMLARI ZORUNLULUKTUR

Toplantının açılışında konuşan TGC Başkan Yardımcısı İhsan Yılmaz şu görüşleri paylaştı:

“Bugün burada sadece bir sorunu konuşup, tartışmak için değil, bu sorunu dönüştürmek için bir araya geldik. Cinsiyete dayalı şiddet, çalışma yaşamında en görünmeyen ama en ağır etkiler bırakan hak ihlallerinden biri. Medya sektörü de bu gerçekliğin dışında değil. Toplumun aynası olduğumuzu söylüyoruz; ne yazık ki cinsel şiddet konusunda ayna kırıklarla dolu. TGC Kadın Gazeteciler Komisyonumuzun yıllardır yürüttüğü çalışmalar, hem ifşa süreçlerinde dayanışmayı hem de çözüm odaklı adımları güçlendirdi. 2016’da hazırladığımız Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu, ardından meslektaşlarımızın çalışma yaşamında maruz kaldığı cinsel taciz ve şiddet vakalarının görünür kılınması, bugün geldiğimiz noktanın zeminini oluşturdu. Şimdi ise daha ileri bir adım atıyor; tüm medya kuruluşlarına uygulanabilir bir çerçeve sunmak üzere TGC Kadın Gazeteciler Komisyonumuzun hazırladığı Medyada Cinsel Tacizi Önleyici Politika Belgesini paylaşıyoruz. Bu belge; ILO’nun 190 sayılı Sözleşmesi, CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası standartları temel alan, soruşturma süreçlerinden yaptırımlara, destek mekanizmalarından eğitim yükümlülüklerine kadar ayrıntılı bir politika paketidir. Bu belge tüm medya kuruluşlarına açık bir davettir. Güvenli, onurlu, tacizden arındırılmış çalışma ortamları artık bir tercih değil, zorunluluktur.”

GÖKSEL GÖKSU: KADIN GAZETECİLERİN KATILIMIYLA BİR CİNSİYET POLİTİKA BELGESİ GELİŞTİRDİK

TGC Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Gazeteciler Komisyonu Koordinatörü Göksel Göksu ilk oturumun moderatörlüğünü yaptı. Göksel Göksu “Komisyon 2013 yılında kuruldu ve 3 yıl sonra 2016’da ilk icraatımız “Kadın ve Medya Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu”nu hazırlamak oldu. Bu kılavuz sayesinde haber merkezlerine girerek yine buradaki kadınların çabasıyla haberin diline el attık. İlk biz söylemiyorduk ama okurun bilinç altını biçimlendirdiğine inandığımız eril dilin haberlerden kovulmasında çeşitli haber merkezlerinde aktif çalışan kadınların yadsınamaz bir payı olduğunu düşünüyorum. Bugün bilim adamı diyecekken ağızlardan çıkacak sözcük bilim insanı olarak düzeltiliyorsa bunda önemli bir payımız var. Zaman içinde medya sektörü el değiştirse de bizler hala inatla mücadelemizi sürdürüyoruz. O kılavuzda çok önemli bir şey daha vardı. Kadın gazeteciler isimlerini gizleyerek çalıştıkları iş yerlerindeki cinsel taciz deneyimlerini paylaşmıştı. İşte 13 yıl sonra bugün bu alanda atacağımız ve çok önemli bulduğumuz yepyeni bir adımın da ilk günü” dedi ve ekledi:

‘‘21 Ağustos 2025’te fotoğraf ve sinema sektörlerinde başlayan cinsel taciz ifşalarının medya sektörünü de etkilemesiyle işyerlerinde önleyici bir çalışma yapmak üzere harekete geçiyoruz. Komisyon medya kuruluşları için kadın gazetecilerin katılımıyla bir cinsiyet politikası geliştirdi ve bunu bir belgeye dönüştürdü. Hedefimiz bu belge sayesinde medya kuruluşlarında, onların da işbirliği ve katkısıyla cinsel taciz ve istismarın önüne geçecek bir sistemin kurumsallaşmasına katkı sunmak. Çünkü ifşalar ne kadar önemliyse, alınacak kurumsal tedbirler ve hayata geçirilecek cinsiyet politikalarıyla cinsel istismar ve taciz ile ilgili caydırıcı tedbirler almanın da bir o kadar önemli olduğunu düşünüyoruz. Bugün bu nedenle bizim için ayrı bir öneme sahip. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlediğimiz toplantıda ilk kez sizlerle paylaşacağımız belgenin sektörde yeni bir adım olması umut ediyoruz.“

BERTİL EMRAH ODER: MEDYADA CİNSEL TACİZİN ÖNLENMESİNİ MESLEK KURULUŞLARININ BİR ÖNCELİK HALİNE GETİRMESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR

Toplantının birinci oturumunda konuşan Koç Üniversitesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı ve UNESCO Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Bertil Emrah Oder toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerden kaynaklanan yapısal sorunlara işaret etti:

“İş yerinde cinsel nitelikli ve kişisel sınırları ihlal eden davranışlar yalnızca iş yerinin düzeni bakımından bir sorun oluşturmaz. Bu durum, cinsiyete dayalı diğer şiddet türlerinde olduğu gibi cinsiyete dayalı kalıp yargıların; kabul gören patriyarkal güç ilişkilerinin bir yansımasıdır. Dolayısıyla toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerden kaynaklanan yapısal bir sorundur. Bu yapısal sorunun kökleşmişliğinden ötürü, cinsel taciz ve saldırı çoğunlukla katlanılmaya çalışılan bir eyleme dönüşür. Konu, medyada cinsel taciz ve saldırı ile işverenin sorumlulukları söz konusu olduğunda büyük önem taşıyor. Burada bir yandan, medyada cinsiyete dayalı hiyerarşileri yeniden üreten yayıncılığın halen yaygın olması ciddi bir sorun. Diğer yandan, kadın gazetecilerin medya sektöründe giderek öne çıkması gibi bir yeni olguyla da karşı karşıyayız. Bu bir çelişki ve gerilim. Her durumda, söz konusu çelişkinin arkasında toplumsal değişim ve ona karşı direncin yattığı açık; ayrıca aynı durum, diğer sektörler ya da kurumlar düzeyinde de karşımıza çıkıyor. Tam da bu nedenle ve medyanın kamuoyu oluşturmadaki rolü ve işlevini de düşünerek, medyada cinsel tacizin önlenmesini meslek kuruluşlarının politika belgeleri, davranış kodları ve inceleme süreçleriyle bir öncelik haline getirmesi büyük önem taşıyor. Aksi halde, cinsiyete dayalı şiddet farklı yöntemlerle meşrulaştırılmaya ve yeniden üretilmeye devam edecek. Söz konusu politika belgeleri, toplumsal cinsiyete dayalı kalıp yargıların bilincinde olan insan onuruna dayalı yayıncılığı öne çıkaracak başka araçların tartışılmasının önünü açacaktır.”

EVRİM KEPENEK: ILO’NUN ŞİDDET VE TACİZ SÖZLEŞMESİ EKSİKSİZ UYGULANMALI

BİANET internet sitesinin editörü Evrim Kepenek ise konuşmasında kadın gazetecilerin uğradığı taciz ve tehditlerle ilgili istastiklere yer verdi:

“WMFnin‘'Violence and Harassment against Women in the News Media: A Global Picture’ raporuna göre kadın gazetecilerin % 63’ü, kariyerleri boyunca en az bir kez taciz, tehdit ya da fiziksel/psikolojik şiddete maruz kaldığını bildiriyor. En yaygın saldırı türleri arasında cinsel taciz (çoğunlukla sözlü taciz veya fiziksel yakınlaşma girişimleri), iş yerinde mobbing, sosyal medya üzerinden hedef gösterme ve çevrimiçi şiddet yer alıyor. Saldırganların önemli bir kısmı; erkek meslektaşlar, amirler ve devlet dışı aktörler (troller, örgütlü çevrimiçi gruplar, sokaktaki kişiler) olarak belirtiliyor. Benzer uluslararası çalışmalar ve Türkiye’de yapılan araştırmalar da kadın gazetecilerin çalışma alanlarında, gerek sokakta haber takibi sırasında gerekse redaksiyon odalarında cinsel taciz ve saldırılara maruz kaldığını gösteriyor. Bu sorunla mücadele, hem kurumların hem de sektörün bütün paydaşlarının ortak sorumluluğunda. Atılabilecek temel adımlar şöyle sıralanabilir: Öncelikle, ILOnun Şiddet ve Taciz Sözleşmesi (C190) ile tavsiye kararlarının eksiksiz uygulanması İşyerinde şiddeti ve tacizi tanımlayan, önleyen ve yaptırıma bağlayan net kurallar oluşturulmalı. Devlet, medya kurumları ve meslek örgütleri bu standartları uygulamakla yükümlü olmalı.“

SELİN NAKIPOĞLU: MEDYADA KADIN GAZETECİLERE YÖNELİK ÇEVRİMİÇİ ŞİDDETİN RAPORLANMASI GEREKİYOR

Eşitlik İçin Kadın Platformu Üyesi Selin Nakıpoğlu ise toplantıda etik ve hukuki sorumlulukların önemini vurguladı:

“Medyada cinsel şiddet ve tacizin önlenmesi, hem toplumsal cinsiyet eşitliği hem de adil bir kamusal bilinç için zorunludur. Habercilikte suça maruz kalanı suçlayan dilin terk edilmesi, fail odaklı ve insan onuruna saygılı bir anlatımın benimsenmesi gerekir. Etik ve hukuki yükümlülükler; şiddete maruz kalanın kimliğinin korunmasını, şiddetin pornografik anlatımından kaçınılmasını ve çocuk mağdurlar için mutlak gizliliği zorunlu kılar. Medya kurumlarının toplumsal cinsiyete duyarlı eğitimler uygulaması, cinsel taciz ve mobbing karşıtı politikalar geliştirmesi ve güçlü iç denetim mekanizmaları kurması önemlidir. Dijital medya alanında nefret söylemine karşı daha etkin filtreler, ihbar mekanizmaları ve kadın gazetecilere yönelik çevrimiçi şiddetin raporlanması gerekmektedir. Haber yazan bir kadın gazetecinin kimliği hemen deşifre edilebiliyor. Çevrim içi şiddet tüm dünyada kadın gazetecilerin en büyük sıkıntısına dönüşmüş durumda maalesef. Medya ve hukuk işbirliği şiddetin toplumsal meşruiyetini kıracaktır elbette.”

AYŞEGÜL AYDOĞAN ATAKAN: ŞİDDETE SIFIR TOLERANSI, HABERİ DİLİNDE DE BENİMSEMELİYİZ

Toplantının ikinci oturumunun moderatörü olan TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu Başkanı Ayşegül Aydoğan Atakan ise haber yazımındaki cinsiyetçi dilden vazgeçilmesi gerektiğini hatırlatarak şöyle konuştu:

“Bildiğiniz gibi cinsiyetçiliği pekiştiren önemli araçların başında haber yazımında kullanılan dil geliyor. Türkiye’de ardı arkası kesilmeyen kadın sorunlarını, kadına ve çocuğa şiddeti dile getirmek ve sorunların çözümü için daha fazla gündemde tutma sorumluluğumuz var. Kadın gazetecilerin yaşadığı sorunları ortaya koymak ve medyada kullanılan eril dilin değişimine katkıda bulunmak amacıyla kurulan TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu, gerek üyelerimizin hazırladığı Toplumsal Cinsiyet Eşitlikçi Haber Kılavuzu, gerekse medya kuruluşları ve iletişim fakültelerinde yapılan bilgilendirme toplantılarıyla medyadaki egemen dilin değişmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Cinsiyetçi dilin ayrımcılığı ve şiddeti körüklediğini, var olan kalıpları değiştirmedikçe bakış açısının da değişmeyeceğini biliyoruz. Ancak akıntıyı tersine çevirmek bizim elimizde. Tüm meslektaşlarımızı; cinsiyetçi dilden vazgeçerek, şiddete sıfır tolerans yaklaşımını haber dilinde benimsenmesi için üyelerimizin hazırladığı toplumsal cinsiyet eşitlikçi dil kılavuzunda da yer alan hususları daima göz önünde bulundurmaya çağırıyoruz.”

Gölbaşı’nda Çıkan Yangın 200 Yıllık Serenderi Yok Etti
Gölbaşı’nda Çıkan Yangın 200 Yıllık Serenderi Yok Etti
İçeriği Görüntüle

PINAR AKTAŞ: MEDYADA SESSİZLİK KÜLTÜRÜ BÜYÜDÜKÇE CİNSEL ŞİDDET HABERLERİ YAPMA MEŞRUİYETİMİZ BİLE ZEDELENİYOR

Milliyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve TGC Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Aktaş ise medyada sessizlik kültürünün büyümesinin yarattığı risklerin önemini vurguladığı konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün burada konuştuğumuz konu yalnızca bir işyeri meselesi değil; gazetecilik etiğini, insan onurunu ve toplumsal adaleti de ilgilendiren bir mesele. Medyada cinsel şiddet ve taciz dediğimizde çoğu zaman bir kişinin davranışından ya da münferit birkaç vakadan söz edildiği sanılır. Oysa bizler biliyoruz ki sorun kişisel değil, yapısal. Güç ilişkilerinin yanlış kurulmasından şirket kültürüne kadar genişleyen bir sistem sorunu söz konusu. Neden bugün bunu konuşmak zorundayız? Çünkü medya sektöründe pek çok kadın gazeteci için çalışma hayatı; potansiyel risklerin, sessiz kalınan anların, yok sayılan şikâyetlerin toplamından oluşuyor. Sessizlik kültürü büyüdükçe, cinsel şiddet haberlerini yapma meşruiyetimiz bile zedeleniyor. Kendi evimizin içini temizlemeden, başkalarının evindeki karanlığı aydınlatamayız. Milliyet Gazetesi’nde yaptığımız çalışmalardan da söz etmek istiyorum. Milliyet, kadının güçlenmesi çalışmaları kapsamında Temmuz 2021’de de, Türkiye ve dünyada bir ilki daha gerçekleştirerek Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi’nin küresel düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarına yön veren Nesiller Boyu Eşitlik Forumu’nda yer alan ilk medya kuruluşu oldu. Ekonomik Adalet ve Haklar kategorisi altında 11 önemli taahhütte bulundu. 11 taahhüdün arasında kadın ve kız çocuklarının güçlenmesi için atılacak adımlar bulunuyor.”

SARYA TOPRAK: MEDYADA DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZLİK, MOBBİNG VE KARİYER İLERLEMESİNDE CAM TAVAN BELİRGİN

Birgün Gazetesi muhabiri Sarya Toprak ise konuşmasında Türkiye’de genç kadın gazetecilerin hem mesleğin yapısal baskıları hem de toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık nedeniyle çok katmanlı sorunlarla karşılaştığını söyledi ve ekledi:

“Saha haberciliğinde fiziksel ve sözlü taciz, güvenlik zafiyetleri ve kolluk güçlerinin orantısız müdahaleleri kadın gazetecileri daha fazla hedef hâline getirirken; kurum içi ortamlarda düşük ücret, güvencesizlik, mobbing ve kariyer ilerlemesinde cam tavan belirgin şekilde hissediliyor. Bu eşitsizlikler yalnızca çalışma koşullarını değil, haberin niteliğini de etkiliyor: Birçok kurum, kadın gazetecileri politik, adliye ya da ekonomi gibi daha ciddi görülen alanlardan uzaklaştırarak sağlık, eğitim, kültür-sanat gibi kategorilere yönlendirmeyi tercih ediyor. Böylece hem kadın gazetecilerin uzmanlaşma imkânları daralıyor hem de toplumsal cinsiyet kalıpları haber üretiminin içine yeniden yerleşiyor. Son yıllarda buna ek olarak çevrimiçi taciz, hedef göstermeler, deep fake tehditleri ve sistematik sosyal medya linçleri gibi dijital şiddetin hızla artması baskıyı daha da ağırlaştırıyor. Tüm bu koşullar, genç kadın gazetecilerin hem mesleki hem psikolojik dayanıklılığını zorlayan, kimi zaman oto-sansüre sürükleyen bir iklim yaratıyor.”

Kaynak: TGC