HABER49-Davada “cinayete ve cinsel saldırıya yardım” suçlarından 18 yıl 9 ay hapis cezası alan Berk Akand’ın, Eylül ayının başında herhangi bir duyuru yapılmadan tahliye edildiğinin ortaya çıkması büyük tepki topladı. Akand’ın özgürlüğüne kavuşmasının ardından yaptığı sosyal medya paylaşımları ise adalet tartışmalarını daha da derinleştirdi.
Berk Akand’ın Tahliyesi Nasıl Ortaya Çıktı? Tepki Yağmuruna Neden Olan Süreç
Eylül ayının ilk günlerinde sessiz sedasız gerçekleşen tahliye, kamuoyuna gazeteci Alican Uludağ’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla ulaştı. Uludağ, Akand’ın infaz sürecinde yaklaşık 7 yıl 3 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldığını belirterek infaz sistemine yönelik sert eleştirilerde bulundu. “Suçlulara cesaret veren bir infaz sistemi” ifadeleri geniş kesimler tarafından paylaşılırken, hukukun kamu vicdanını tatmin edip etmediği yeniden tartışma konusu oldu.
Tahliye kararının bu kadar geç duyulması ve kamuoyundan gizli bir biçimde uygulanması, davayı başından beri takip eden yurttaşlarda büyük bir güvensizlik duygusu yarattı. Şule Çet davası, kadın cinayetleri ve cinsel saldırı vakalarında kamu vicdanının derin şekilde yaralandığı dosyalar arasında yer aldığından, tahliye haberinin yankısı daha geniş bir toplumsal alana yayıldı.
Ayrıca, Akand’ın tahliyesinin ardından sosyal medya platformlarında görünür hale gelmesi de tepkileri artırdı. Söz konusu paylaşımlar üzerinden “cezasızlık algısının güçlendiği” değerlendirmeleri yapılırken, hukuki süreçlerin özellikle kadına yönelik şiddet davalarında toplumun adalet beklentisiyle uyumlu olmadığını savunan yorumlar çoğaldı.
Sosyal Medyada Tepki Çeken Paylaşımlar: “Alayına İnat Hoşbuldum”
Tahliye sonrası Akand’ın sosyal medyada ortaya çıkan görüntüleri ve yazdığı mesajlar, davanın duyarlılığı nedeniyle büyük bir kamuoyu tepkisine dönüştü. Bir kullanıcının “Herkese inat hoş geldin” mesajına Akand’ın “Alayına inat hoşbuldum” yanıtı, özellikle kadın hakları savunucuları ve dava sürecini yakından takip edenler tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı.
Paylaşımlar bununla da sınırlı kalmadı. Akand’ın başka bir sosyal medya içeriğinde “Kavuşmamızı rüya sananlara gerçekler bunlar” ve “Biz yeterince ağladık, artık alayına inat güleceğiz” ifadelerini kullanması, cezaevinden çıkan bir hükümlünün adeta kutlama havasındaki tutumuna işaret ettiği gerekçesiyle tepki topladı.
Bu gelişmeler, sosyal medyada infaz sistemine, yargı süreçlerine ve alınan kararların toplumsal adalet beklentileriyle uyuşup uyuşmadığına ilişkin yoğun tartışmalara neden oldu. Şule Çet’in ölümüne ilişkin dosyanın, Türkiye’de kadın cinayetleri konusunda sembolik bir örnek haline gelmiş olması ise bu tepkileri daha da büyüttü.
Şule Çet Cinayeti: Başından Beri Türkiye’yi Sarsan Bir Dosya
Şule Çet, 29 Mayıs 2018 gecesi Ankara’da işvereni Çağatay Aksu ve arkadaşı Berk Akand ile bulunduğu plazanın 20. katında cinsel saldırıya maruz bırakıldıktan sonra aşağı atılarak hayatını kaybetmişti. O tarihten itibaren Türkiye gündeminin en çok konuşulan dosyalarından biri haline gelen dava, kadınların yaşam hakkına yönelik saldırılarda yargı süreçlerinin nasıl işlediği konusunda kritik bir örnek olarak kayıtlara geçti.
Sanıklar Aksu ve Akand, 6 Şubat 2019’da ilk kez hâkim karşısına çıkmış ve üzerlerine atılı suçlamaları reddetmişti. Ancak mahkemenin değerlendirmesi sonucunda Çağatay Aksu “kasten öldürme”, “nitelikli cinsel saldırı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından müebbet artı 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Aksu’nun cezası daha sonra iyi hal indirimiyle müebbet hapse çevrilmişti.
Berk Akand ise aynı suçlara yardım ettiği gerekçesiyle toplam 18 yıl 9 ay hapis cezası almıştı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2022 yılında hem Aksu hem Akand hakkında verilen cezaları onamış ve dava kesinleşmişti.
Tüm bu süreçlerin ardından Akand’ın tahliye edilmesi, hem yargının işleyişi hem de infaz sürelerinin caydırıcılığı konusunda yeni tartışmalar başlattı. Hukukçular, kadın cinayetleri davalarında infaz uygulamalarının yeniden ele alınması gerektiğini savunurken, kadın örgütleri ise davaya ilişkin tepkilerini yüksek sesle dile getirmeye devam ediyor.