Dijital ticaretin, çok uluslu teknoloji şirketlerinin öncülüğünde, uluslararası ticaretin kurallarını yeniden yazdığını anlatan Soylu, şöyle devam etti:
"Bu şirketler, yalnızca fiziksel ürünlerden değil, veri, algoritmalar ve fikri mülkiyet gibi fiziksel olmayan varlıklardan değer oluşturuyor. Bu yeni yaklaşım, şirketlerin küresel pazarlarda daha çevik hareket etmesine olanak sağlarken, geleneksel fiziksel varlıkların önemini azaltıyor. Endüstri 4.0'ın getirdiği dijitalleşme dalgası, makineler ile insanların görev dağılımını yeniden tanımlıyor. Otomasyon ve yapay zeka teknolojileri sayesinde, üretim hatlarında daha karmaşık görevler artık makineler tarafından gerçekleştirilebiliyor. 2023 yılında dünya genelinde 3.5 milyon endüstriyel robot faaliyetteydi ve bu rakam her yıl yüzde 10 artıyor. Bu durum, üretimin coğrafi dağılımını değiştirerek, düşük maliyetli iş gücüne dayalı bölgeler yerine, yüksek teknolojik altyapıya sahip bölgeleri öne çıkarıyor. Güney Kore'nin teknoloji odaklı kalkınma stratejisi, ülkeyi yarı iletken, ekran ve yapay zeka teknolojilerinde dünya liderlerinden biri haline getirdi. Bu değişim süreci hükümetler için uluslararası işbirliklerini, bölgesel ticaret anlaşmalarını, ekonomik ittifakları şirketler için tedarik zincirlerini ve ticaret politikalarını yeniden gözden geçirmesini gerektirecek. Zira bu değişimi öngören, anlayan ve buna uygun stratejiler geliştiren şirketler ve hükümetler önemli bir rekabet avantajı elde edecekler. Küresel tedarik zinciri yönetiminin karmaşık yapısında yapay zeka teknolojisi, operasyonel dayanıklılığı ve verimliliği artıran tamamlayıcı güçler olarak öne çıkıyor. Yapay zekanın tedarik zincirlerine entegrasyonu, özellikle koronavirüs pandemisinin oluşturduğu zorluklarla vurgulanan kesintileri yönetme konusunda büyük bir etki oluşturmuştu. Yapay zekanın tedarik zincirlerine stratejik olarak dahil edilmesi, beklenmedik aksaklıklara karşı sistemi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli sürdürülebilirlik ve büyüme için gerekli olan dinamik yetenekleri de geliştirir. Bu tür ilerlemeler, işletmelerin sürekli yenilik ve iş birliği içinde olmaları gerektiğini vurgulamakta ve bu teknolojilerin potansiyelinden tam anlamıyla yararlanarak rekabetçi ve dayanıklı kalmalarını sağlamaktadır."