SİYASETÇİLERDEN BİŞİ BEK – LE – Mİ – YO – RUM!

  • Kardeşim o bölgenin insanı orada görev yapmıyor. İnsanına faydalı olmak istemiyor. Kendi akrabasından kardeşinden kaçıyor. Ve bende devlet olarak onun kardeşini ve akrabasını eğitimsiz bırakmayacağım. Bak oraya mecburi hizmetle adam gönderiyorum. Hem batıdaki ilde çalışandan daha fazla para vererek cazibesini arttırıyor. Bence bu doğu insanı yani doğulu çalışanı için yüz karasıdır. Başka bir izah bulamıyorum siz bulabiliyorsanız söyleyin.
Benim gibi belki yüzlerce insanın dikkatini çeken bir şey. Şark hizmeti. Belki dünyanın başka bir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur. Tahminim tabi. Varsa da başka bir versiyonu vardır ama bizdeki gibi olmadığı kanaatindeyim. Her neyse. Gayret dünyası ile söze başlamıştım ve diyorum ki; Allah gayret versin. Milliyetçilik adına mangalda kül bırakmayanların kulakları çınlasın. Yalnız öğretmeni mi? Memuru mu? Hayır! Hele iş adamları konusuna girmeye gör. Bak karşına neler çıkıyor neler. Hani bir zaman mecburi tehcir, geriye mecburi tehcir olarak çıksa.  Abes bir istek ama insanın içinden öyle bir şey geçiyor yani.  Adam Muş’ta yükünü tutmuş tam faydalı olacak, birkaç kişiyi yanında çalıştırıp ekmek parası kazandıracak bir noktaya geliyor... Bakıyorsun ki ver elini Türkiye’nin batı illeri. Sermayesini, Muş’un dışında çevirip orada devam ediyor… Hem de fabrika ya da fabrikalar. Aynı insanın köyündeki yüzlerce dönüm arazisi de ölü vaziyette yatar. Kısacası, Fransız kıralı II. Çarles’in ifadesiyle “herkes kapısının önünü temizlerse şehirde kirli yer kalmaz.’’  Her duyarlı insan üzerine düşeni yapmak zorunda. Yoksa siyasetçiden beklersek havamızı alırız… Selam ve dua ile...