Ramazan ayının manevi anlamının yanı sıra psikolojik etkilerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Salıkyüz, orucun bilinçli bir şekilde tutulmasının, kişisel farkındalık ve ruhsal denge açısından önemli olduğunu belirtti.
Orucun stres yönetimi, özdenetim ve ruhsal denge açısından olumlu etkileri olduğunu kaydeden Salıkyüz, aynı zamanda bazı olumsuz etkilerinin olduğunu da söyledi.

Psikolog Süleyman Salıkyüz, şu ifadeleri kullandı:
"Biliyorsunuz ki 11 ayın sultanı Ramazan geldi. Orucun insanlar üzerindeki psikolojik etkilerinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle orucun tanımını yapmak gerekirse; oruç, sorumluluk sahibi her Müslüman bireyin imsak vaktinden akşam ezanına kadar yaklaşık 15 ile 17 saat boyunca yeme, içme ve cinsel ilişki gibi ihtiyaçlardan kendini mahrum bırakarak yerine getirdiği bir ibadettir. Orucun psikolojik etkileri özellikle stres yönetimi ve otokontrol gibi durumlarda devreye giriyor. Oruç esnasında insan, açlık ve susuzluk gibi fiziksel ihtiyaçlarını kontrol altına almalıdır.”

Orucun insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerine değinen Salıkyüz, şöyle devam etti:
"İnsanlar oruç sayesinde ruhsal bir arınma durumu yaşar. Bu dönemde kişi açlıkla imtihanına ek olarak iradesini güçlendirir ve içsel bir denge kurma çabasına girer. Ayrıca oruç, bizlere bir özdenetim mekanizması oluşturur. Açlıkla sınandığında sabır ve sükûnet gösteren kişi, kendisine yönelik bir özdenetim mekanizması geliştirme noktasında yardımcı olur. Bunun yanı sıra anlık tatmin yerine daha derinlemesine bir farkındalık yaratır. Ayrıca stres yönetimi ve kaygıyla başa çıkma konusunda da orucun olumlu etkileri bulunmaktadır.”

Orucun bazı olumsuz etkilerinin de olduğunu vurgulayan Salıkyüz, bu etkilerle nasıl başa çıkılabileceğini de anlattı:
"Oruç sadece olumlu yönleriyle değil, bazı olumsuz yönleriyle de dikkat çekmektedir. İlk günlerde açlık, susuzluk ve özellikle kafein eksikliği nedeniyle bazı insanlarda huzursuzluk, sinirlilik ve tahammülsüzlük gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Bunun yanı sıra sahura uyanmak ve sahurdan sonra namaz kılmak gibi durumlar uyku düzenini bozabiliyor. Yeme ve içme alışkanlıklarının değişmesi de ani ruh hali değişikliklerine yol açabiliyor. Özellikle öğrenciler ve çalışanlar için gün içinde motivasyon ve konsantrasyon düşüklüğü yaşanabiliyor. Bu olumsuz etkilerle başa çıkabilmek için zamanı daha verimli geçirmek, sosyal destek mekanizmalarımızla daha fazla vakit geçirmek, egzersiz yapmak ve çeşitli aktivitelerle meşgul olmak önemli yöntemlerdir.”