HABER49-Özellikle genç hasta grubunda görülen yükseliş dikkat çekerken, COVID-19’un damarlarda iltihaplanmayı tetikleyici etkisi ve pandemi döneminde değişen yaşam alışkanlıklarının bu artışta önemli rol oynadığı belirtiliyor. Doç. Dr. Gülcü, yapılan klinik gözlemler ve başvuran hasta sayılarındaki artışla birlikte, özellikle 30-45 yaş grubunda kalp krizi vakalarının son iki yılda iki katına çıktığını dile getirdi. COVID-19 aşılarının kalp krizine neden olduğuna dair bilimsel bir veri bulunmadığını söyleyen Gülcü, ancak pandeminin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin yalnızca virüsle sınırlı kalmadığının altını çizdi.

Modern yaşamın getirdiği hareketsizlik, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve stresin kalp damar sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirten Gülcü, pandemi sürecinde bu olumsuzlukların daha da derinleştiğini kaydetti. Evde geçirilen uzun süreler, düzensiz uyku ve artan kaygının gençlerde diyabet, hipertansiyon ve kalp krizi riskini tetiklediğini vurguladı. Özellikle sessiz kalp krizi vakalarının diyabetli gençlerde arttığını belirten Gülcü, erken teşhis ve düzenli kontrollerin hayat kurtardığını ifade etti.

KALP KRİZİNİN SESSİZ BELİRTİLERİNE KARŞI UYANIK OLUN

Kalp krizi denildiğinde akla ilk gelen belirti göğüs ağrısı olsa da, Atatürk Üniversitesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Oktay Gülcü, hastaların çoğunda farklı semptomlar görüldüğünü aktardı. Göğüste sıkışma, baskı hissi, sol kola ve çeneye yayılan ağrı sık rastlanan işaretler arasında yer alırken, bazı hastalarda sağ kol ağrısı, boyun ağrısı, mide bulantısı ve nefes darlığı gibi atipik belirtilerle de kriz yaşandığına dikkat çekti. Özellikle kadınlarda ve diyabet hastalarında kalp krizi belirtisi olmadan sessiz şekilde ilerleyebileceği uyarısında bulunan Gülcü, "Diyabet hastaları ağrı eşiği düşük olduğu için krizi fark etmeden geçirebiliyor" dedi.

Genç yaşta kalp krizi geçirmenin daha tehlikeli olduğuna vurgu yapan Gülcü, yaşlı bireylerde yıllar içinde gelişen kılcal damarların kalbi besleyerek bazı damar tıkanıklıklarını tolere edebildiğini, ancak gençlerde bu sistem henüz oluşmadığı için ani tıkanıklıkların ölümcül sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Özellikle sigara kullanan, hareketsiz yaşayan ve obezitesi olan gençlerin düzenli kalp kontrollerini aksatmaması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, her göğüs ağrısının kalp krizi işareti olabileceği bilinciyle hareket edilmesini öneriyor.

Elazığ’da Deprem Sonrası 32 Bin Konut Teslim Edildi: 1,7 Milyar Liralık Kaynak Aktarıldı
Elazığ’da Deprem Sonrası 32 Bin Konut Teslim Edildi: 1,7 Milyar Liralık Kaynak Aktarıldı
İçeriği Görüntüle

TANI, TEDAVİ VE RİSK GRUPLARINDA SON DURUM

Doç. Dr. Oktay Gülcü, kalp krizi şüphesiyle gelen hastalarda öncelikli tanının EKG ve kan testleriyle yapıldığını, gerekli durumlarda sanal ya da klasik anjiyo uygulandığını belirtti. Sanal anjiyonun bazı durumlarda yanıltıcı olabileceğini ifade eden Gülcü, kesin tanı için klasik anjiyonun tercih edildiğini söyledi. Hastanın damar durumuna göre stent veya bypass yöntemlerinin uygulandığını aktaran Gülcü, üç damar hastalığı ya da kalbin ana damarında ciddi darlık tespit edilen vakalarda öncelikle bypass ameliyatının düşünüldüğünü kaydetti.

Özellikle şeker hastalarında stentlerin tıkanma riskinin yüksek olduğunu belirten Gülcü, bu nedenle bypass’ın daha kalıcı ve güvenli bir seçenek olduğunu dile getirdi. Kolesterol düşürücü ilaçların kalp damar hastalığı tespit edilen bireylerde ömür boyu kullanılmasının önemli olduğuna değinen Gülcü, aspirin kullanımının ise doktor önerisi olmadan kesinlikle yapılmaması gerektiğini hatırlattı. "Aspirin masum bir ilaç değildir, gereksiz kullanımda mide kanaması ve beyin kanaması riskini artırabilir" açıklamasını yaptı.

KALP SAĞLIĞI İÇİN HAYAT TARZI DEĞİŞİKLİĞİ ŞART

Kalp hastalıklarından korunmanın temelinde sağlıklı yaşam alışkanlıklarının yattığını belirten Doç. Dr. Oktay Gülcü, kalp sağlığı için en etkili yöntemin düzenli yürüyüş olduğunu söyledi. Günde 10-12 bin adımın damar sağlığını olumlu yönde etkilediğini kaydeden Gülcü, beslenmede ise kızartmalardan, işlenmiş gıdalardan ve hayvansal iç yağlardan uzak durulması gerektiğini vurguladı. Haşlama ve ızgara yöntemlerinin tercih edilmesini, doğal ve lifli ürünlerin tüketilmesini önerdi.

“3 beyaz” olarak bilinen tuz, un ve şekerin kalp damar sağlığı üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu hatırlatan Gülcü, özellikle şekerin damar duvarlarında yaptığı tahribatın uzun vadede kalp krizi riskini artırdığını belirtti. Kadınlarda menopoz öncesi hormon koruması nedeniyle riskin düşük olduğunu, ancak menopoz sonrası bu korumanın kaybolduğunu ve riskin arttığını aktaran Gülcü, kadınların bu dönemde düzenli kalp kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğini söyledi. Sağlıklı bir kalp için stresten uzak durulması, düzenli egzersiz ve dengeli beslenmenin şart olduğuna dikkat çekti.

Kaynak: İHA