HABER49-Elazığ’ın Palu ilçesinde binlerce yıllık tarihi barındıran Palu Kalesi, 2025 yılında başlayacak arkeolojik kazılarla yeniden gün yüzüne çıkacak. Urartu’dan Osmanlı’ya uzanan tarihî izler, Elazığ turizmine yön verecek.
Binlerce Yıllık Tarih Tekrar Canlanıyor: Palu Kalesi’nde Büyük Kazı Seferberliği
Elazığ’ın Palu ilçesinde, tarihî zenginliğiyle göz dolduran Palu Kalesi’nde arkeolojik kazılar için hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2025 yılı için kazı izni verilen bu stratejik yapı, Urartu döneminden Osmanlı’ya uzanan tarihî katmanlarıyla hem bilim dünyasının hem de turizm sektörünün ilgisini üzerine çekiyor. Özellikle Urartu Kralı Menuas tarafından yaptırılan ve Murat Nehri'nin kıyısında, sarp kayalıklar üzerine inşa edilen kale, Anadolu’nun savunma mimarisi açısından eşsiz bir örnek sunuyor.
Kale içerisinde yer alan çivi yazılı Urartu kitabeleri, kaya mezarları, tüneller, tapınaklar, nişler ve su sarnıçları gibi çok sayıda arkeolojik yapı, kalenin tarihî derinliğini gözler önüne seriyor. Ayrıca Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait saray kalıntıları ve askeri yapılar da bulunuyor. Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, yapılacak kazılarla hem bu mirası bilimsel olarak belgelemeyi hem de turistik cazibe merkezi oluşturmayı hedefliyor.
Kaymakam Hulusi Teke: “Kazılar Bilimsel Olduğu Kadar Turizm İçin de Kritik”
Palu Kaymakamı Hulusi Teke, kazı öncesi Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü yetkilileri, Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi temsilcileri ve akademisyenlerle birlikte kale alanında incelemelerde bulundu. İnceleme sırasında kazı süreci hakkında detaylı bilgi alan Kaymakam Teke, Palu Kalesi'nin yalnızca tarihî bir yapı olmadığını, aynı zamanda bölgenin turizm potansiyelini taşıyan önemli bir destinasyon olduğunu vurguladı.
“Palu Kalesi’nde yapılacak kazılar yalnızca akademik çalışmalarla sınırlı kalmayacak. Ortaya çıkacak yeni yapılar, ziyaretçi sayısını artıracak. Bu sayede hem bölge halkı ekonomik olarak fayda sağlayacak hem de Palu’nun kültürel mirası ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılacak,” diyen Teke, özellikle yaz aylarında artan turist hareketliliği ile kalenin canlanacağını ifade etti. Bu girişimin yalnızca Elazığ için değil, bölge turizmi adına da önemli bir kilometre taşı olacağına dikkat çekti.
Kazılar 2025 Mayıs Ayında Başlayacak: Bilimsel Sorumluluk Akademisyenlerde
Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Palu Kalesi’nde yapılacak kapsamlı kazı ve temizlik çalışmalarının 2025 yılı mayıs ayı ortasında başlatılması planlanıyor. Çalışmalar, Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi başkanlığında ve alanında uzman akademisyenlerin bilimsel sorumluluğunda yürütülecek. Kazılar, Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde yapılacak olup, kalenin farklı dönemlere ait tarihî katmanlarının belgelenmesi ve korunması hedefleniyor.
Kazı çalışmalarının bilimsel yöntemlerle gerçekleştirilmesi, Palu’nun tarih sahnesindeki yerini daha net şekilde ortaya koyacak. Aynı zamanda bu çalışmaların, bölgeye ait tarihî bilginin genişletilmesine ve arkeolojik envanterin zenginleşmesine katkı sağlaması bekleniyor. Kazılar sırasında elde edilecek buluntuların Elazığ Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmesi planlanırken, kale çevresinde de ziyaretçilere yönelik bilgilendirme alanları oluşturulması gündemde.
Palu’nun Tanıtımında Yeni Dönem: Kültürel Miras, Turizme Dönüşüyor
Elazığ Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmede, Palu’nun sahip olduğu tarihî ve kültürel zenginliğin yalnızca bölgesel değil, ulusal düzeyde büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğu ifade edildi. Yapılacak kazıların, Elazığ’ın tanıtımı açısından büyük bir fırsat olduğuna dikkat çeken yetkililer, özellikle genç nesillerin tarihî bilinçle yetişmesi açısından da kazıların önemli bir işlev göreceğini vurguladı.
Kültürel mirasın korunması, belgelenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından bu tür kazı projelerinin önemi her geçen gün daha çok anlaşılmakta. Bu bağlamda Palu Kalesi kazıları, yalnızca taş ve toprak altındaki geçmişi ortaya çıkarmakla kalmayacak; aynı zamanda kültürel kimliğin yeniden inşasına da katkı sağlayacak. Yetkililer, kazı sürecinde bölge halkının da bilgilendirilerek sürece dahil edileceğini belirtiyor. Böylece hem sahiplenme duygusu gelişecek hem de kazıların sürekliliği desteklenecek.