HABER49-Resmi Gazete niteliği taşıyan Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan karar doğrultusunda, Milli Eğitim Akademisi tarafından verilecek hazırlık eğitimlerine alınacak adaylar için artık pedagojik formasyon belgesi aranmayacak. Bu adım, öğretmenliğe geçiş sürecinde uzun süredir tartışma konusu olan formasyon uygulamasını tamamen sistem dışına çıkardı ve öğretmen adayları açısından yeni bir dönemin kapısını araladı.
PEDAGOJİK FORMASYON ŞARTI NEDEN KALDIRILDI? YENİ SİSTEM NASIL İŞLEYECEK?
Yürürlüğe giren düzenleme ile birlikte pedagojik formasyon, öğretmenliğe atanmanın zorunlu bir ön koşulu olmaktan çıkarıldı. Milli Eğitim Akademisi tarafından yürütülecek hazırlık eğitimi sürecinde, daha önce “Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esasları”nda yer alan pedagojik formasyona ilişkin hükümler artık uygulanmayacak. Özellikle Madde 7/A kapsamında yapılan değişiklik, öğretmen adayları açısından en dikkat çekici düzenlemelerden biri olarak öne çıkıyor. Bu maddeye göre, Akademi bünyesinde hazırlık eğitimine alınacak adaylar için ne pedagojik formasyon şartı aranacak ne de daha önceki atama süreçlerinde uygulanan 7’nci madde hükümleri geçerli olacak.
Bu değişiklikle birlikte öğretmen yetiştirme modeli, merkezi ve kurumsal bir yapıya kavuşturulmuş oldu. Milli Eğitim Akademisi, yalnızca bir eğitim kurumu değil; aynı zamanda öğretmenliğe geçişin ana kapısı haline geldi. Öğretmen adaylarının mesleki yeterlilikleri, alan bilgileri ve pedagojik becerileri artık üniversiteler üzerinden alınan formasyon belgeleriyle değil, doğrudan Akademi tarafından verilen hazırlık eğitimiyle şekillenecek. Bu durum, öğretmenlik mesleğinin standartlarını tek merkezden belirlemeyi ve uygulamada birlik sağlamayı amaçlayan yeni bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre bu düzenleme, hem formasyon eğitiminin yarattığı mali yükü ortadan kaldırıyor hem de öğretmen adaylarının uzun ve karmaşık süreçlerle karşı karşıya kalmasını engelliyor. Aynı zamanda öğretmen ihtiyacının daha hızlı ve planlı bir şekilde karşılanmasının önü açılmış oluyor.
MİLLİ EĞİTİM AKADEMİSİ’NİN ROLÜ GÜÇLENDİ: ATAMA SÜREÇLERİNDE YENİ YETKİLER
Yapılan değişikliklerle birlikte Milli Eğitim Akademisi’nin öğretmen atamalarındaki rolü belirgin şekilde güçlendirildi. Yeni düzenlemenin dayanağı; 7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu, Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Kararname, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetmeliği ve Milli Eğitim Akademisi Başkanlığı Yönetmeliği gibi birçok temel mevzuata dayanıyor. Bu kapsamda Akademi, öğretmenlik atama alanlarına kaynak programlara ilişkin teklif ve talepleri değerlendiren ana kurum haline geldi.
Madde 5’in ikinci fıkrası uyarınca, öğretmenlik alanlarına yönelik yükseköğretim programları ve atamaya esas alanlara ilişkin tüm teklif ve talepler, Milli Eğitim Akademisi Başkanlığı tarafından değerlendirilerek Talim ve Terbiye Kurulu’na sunulacak. Bu durum, öğretmen ihtiyacının planlanmasında üniversitelerden ziyade doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz sahibi olmasını sağlıyor.
Ayrıca ortak alanlar konusunda da mevcut sistem korunmuş durumda. Yabancı Dil, Rehberlik, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri, Görsel Sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri, ilköğretim ve ortaöğretimde ortak alanlar olarak tanımlanmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra daha önce yürürlükte olan Pedagojik Formasyon Eğitimi / Programına Alınacaklara ilişkin Madde 12 tamamen yürürlükten kaldırıldı. Böylece formasyon eğitimi hukuki zeminde de sona ermiş oldu.
Geçici maddeler kapsamında ise, hali hazırda görev yapan öğretmenlerin belirli eğitim programlarını tamamlamaları halinde alan değişikliği yapabilmelerine imkan tanınmaya devam ediliyor. Bu eğitim programlarının içeriği, süresi ve uygulama esasları ise Milli Eğitim Akademisi Başkanlığı koordinasyonunda belirlenecek.
ÖĞRETMEN ADAYLARINI VE MEVCUT ÖĞRETMENLERİ ETKİLEYECEK KRİTİK BAŞLIKLAR
Yeni düzenleme, yalnızca öğretmen adaylarını değil, mevcut öğretmenleri de yakından ilgilendiriyor. Özellikle geçici maddelerde yer alan alan değişikliği imkanları dikkat çekiyor. Sınıf öğretmeni olarak görev yaparken 540 saatlik “Zihin Engelliler Sınıfı Öğretmenliği Eğitimi Programı”nı tamamlayan öğretmenlerin, Zihin Engelliler Sınıfı Öğretmenliği alanına geçiş yapabilmelerinin önü açık tutuluyor. Benzer şekilde, öğretmen olarak görev yaparken 90 saatlik “Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği Eğitim Programı”nı başarıyla tamamlayanların da Teknoloji ve Tasarım alanına geçiş yapabilmesi mümkün hale geliyor.
Bu kapsamda düzenlenecek eğitim programlarının içeriği, yöntemi, uygulama esasları ile başlama ve bitiş tarihleri Milli Eğitim Akademisi Başkanlığı tarafından belirlenecek. Böylece alan değişikliği süreçleri de merkezi bir yapı içerisinde yürütülmüş olacak. Eğitim sendikaları ve eğitim çevreleri, bu düzenlemenin öğretmenlerin mesleki gelişimini destekleyici bir yönü olduğuna dikkat çekiyor.
Öte yandan pedagojik formasyonun kaldırılması, yıllardır bu belgeyi almak için zaman ve maddi kaynak harcayan adaylar açısından yeni tartışmaları da beraberinde getiriyor. Ancak Bakanlık cephesinde, yeni sistemin öğretmen niteliğini artırmaya yönelik daha kapsamlı ve denetimli bir yapı sunduğu vurgulanıyor.