Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası, Muş belediyesinin hazırladığı şehir planını mahkemeye taşıdı. Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Sekreteri Ömer Dursunüstün, söz konusu planların bilime ve hukuka aykırı şekilde hazırlandığını, deprem risklerinin dikkate alınmadığını, şehrin gelişimini olumsuz yönde etkileyecek niteliğe sahip olduğunu, ruhsatsız kaçak yapıları meşrulaştırdığını ve kişilere özel, rant yaratma amacı taşıdığını belirtti.
Söz konusu gerekçelerle şehir planını yargıya taşıdıklarını açıklayan Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Sekreteri Ömer Dursunüstün konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Şehir plancıları odasından bahseder misiniz?
Şehir Plancıları Odası, Anayasa’nın 135. Maddesi ile 6235 ve 3458 sayılı yasalara göre kurulan TMMOB’ye bağlı, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olup, alanına ilişkin tek meslek odasıdır.
Anayasa’nın 135. Maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kamu tüzel kişiliğini haiz oldukları belirtilmiş olup aynı zamanda kuruluş amaçları da tanımlanmıştır. Bu amaçlar, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak olarak tanımlanmışlardır.
Anayasa, Kanun ve Oda yönetmeliklerinde belirtildiği gibi Şehir Plancıları Odası, mesleğin ve meslektaşların hak ve çıkarlarını korumak, şehir planları ve uygulamalarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapılmasını denetlemek, bu konudaki eksiklikleri, yanlışlıkları ortadan kaldırmak için gerekli çalışmaları yapmakla yükümlüdür.
Şehir Plancıları Odası ilgili bakanlık, kamu kurumları, belediyeler ve diğer kuruluş ve makamlarla ilişki içerisinde ülkemizin sağlıklı ve düzenli kentleşmesi, kent planlarının şehircilik esaslarına ve meslek ilkelerine uygun yapılması için; yazışma, görüşme girişimleriyle düzeltilmesini başaramadığı hatalı plan, karar ve uygulamaları yargıya götürmekte, yargı yoluyla çabalarını sürdürmektedir.
Muş'un imar planını idari yargıya taşımanızın ana sebeplerini değerlendirebilir misiniz?
- Dava konusu planlar Çevre Düzeni Planı veya Nazım İmar Planı gibi
bir üst ölçekli plana referans alınarak hazırlanmamış; yeni bir üst kademe planlama çalışması veya mevcut üst ölçekli plan kararları ile de yönlendirilmemiştir. Aksine, bugüne kadar yapılmış alt ölçekli ve parsel bazlı değişikliklerin meşrulaştırılmasıdır.
- Söz konusu plan çalışması bütüncüllükten uzak olduğu gibi; böyle büyük bir planlama alanında özel/spesifik parseller anılarak imtiyazlı haklar, ek imar haklar tanıyan ve ruhsatsız yapıların ve yapılaşmanın meşrulaştıran kararlar içermektedir.
- Planlar kent bütününün gelişimini olumsuz yönde etkileyecek, planlamanın en temel ilkesi olan kamu yararından, kamusal öncelikten uzak, bireysel çıkarları önceleyen niteliktedir. İptali için mahkemeye taşıdığımız planlar kamu yararına aykırıdır.
- Planın açıklama raporu, kurum görüşleri ve plan yapım gerekçeleri yoktur. Planlama çalışmaları için gerekli olan analiz ve etütler yoktur.
- Planlar hiçbir bilimsel ve çevresel teknik etüt çalışması yapılmadan, gerekli kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınmadan parçacı olarak ele alınmış olup kamu yararına ve planlama esaslarına aykırıdır.
- Kültür, Zafer, Sunay, Yeşilce, Muratpaşa, Sütlüce, Kale, Hürriyet, Karşıyaka, Dere, Yeni Mahalle, Çöğürlü, Bağlar, Karaköprü mahallelerinde ada/parseller özel olarak belirtilmiş, kişilere ve parsele özel kararlar verilmiştir. Bu kararlar incelendiğinde;
- Ruhsatsız, kaçak yapıların meşrulaştırıldığı,
- Sosyal donatı alanlarında yapılmış olan özel mülklerin meşrulaştırıldığı,
- Mülkiyeti dışına taşmış olan yapıların meşrulaştırıldığı,
- Aynı ada içinde dahi eşit imar haklarının tanımayıp adaletsizlik yaratıldığı,
- Henüz yapılaşmamış alanlarda kat yüksekliklerinin ruhsatsız ve kaçak olarak yapılan mevcut yapıların katlarının emsal gösterilerek belirlendiği,
- İmar planları çizim tekniklerine aykırı olarak; yapılaşma koşullarının değil kütlelerin işlendiği,
- DOP terkleri yapmamış parsellerin ve yapıların meşrulaştırıldığı
gibi hukuka, bilime ve kamu yararına aykırı kararların yer aldığı görülmektedir.
Örneğin; Hürriyet Mahallesinde “komşu adalarında plan değişikliği yapılarak 10 ve 12 kat olarak kat yüksekliği almış 93 ada 9 nolu parselde kat yüksekliği 3 kattan 6 kata çıkarılmıştır Emsal değeri 1.80 olarak işlenmiştir,” Şeklinde yapılan açıklamaların, hem kat sayılarının hiçbir bilimsel ve anlamlı gerekçe olmadan belirlendiğini göstermekte hem de bu konuda aynı adada dahi adil davranılmadığı görülmektedir. Belediye adeta parsel parsel belirlediği kaçak yapılara bir nevi “imar affı” uygulamış; kamu yararı amacıyla mülkiyet hakkını sınırlandırmak şöyle dursun, kaçak yüksek yapıları ödüllendirmiş, yeni yapılaşmaların da bu yükseklikte olmasının önünü açmıştır. Üstelik bunu eşit bir şekilde tüm halka yönelik yapmamıştır. Bir kısım parsellere ise aynı adada dahi eşit haklar tanımamıştır. Belediye istediği kişilerin arsasına yüksek katlar vermiştir. Planlar bütüncüllükten uzak olduğu gibi; böyle büyük bir planlama alanında özel/spesifik parseller anılarak imtiyazlı haklar, ek imar haklar tanıyan ve ruhsatsız yapıları/yapılaşmayı meşrulaştıran kararlar içermektedir. Hukuk ve bilimi ayaklar altına alan dava konusu planlar kamu yararına aykırıdır.1.Derece Deprem Bölgesinde jeolojik çalışmalar olmaksızın yapılaşma kararları verilmiştir. Belediye halkın canını hiçe saymaktadır:
İlki 1996 yılında hazırlanan ve AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından yenilenerek 18.03.2018 tarih ve 30364 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası”na göre dava konusu planların kapsadığı alan 1. Derece Deprem Bölgesinde yer almaktadır.
- Derece Deprem Bölgelerinde yapılaşma koşullarını belirlerken doğal eşikler başta olmak üzere birçok analiz yapılması, bu kararların hassasiyetle belirlenmesi gerekmektedir. Oysa dava konusu planlarda yapılması gereken çalışmalar, analizler şöyle dursun kendi başına yükselmiş ruhsatsız yapılara karar geliştirmemiş, aksine meşrulaştırmış, yeni yapılaşma alanlarında da bu yönde kararlar vermiştir.
Yukarıda belirtilen dava ile ilgili verilen bir yürütmeyi durdurma kararı mevcut mudur? Açılan dava hangi safhadadır?
Tarafımıza henüz bir karar tebliğ edilmedi. Ancak planlama çalışmalarının devam ettiğini biliyoruz. Belirli çevrelere rant sağlamaktan ibaret bu planı mahkeme iptal edecektir.
Aynı zamanda meslek etiğine de aykırı olan bu planın altında imzası bulunan müellif şehir plancısı ve teknik personel hakkında da çalışmalarımız sürmekte.
Açılmış olan davanın kabulü durumunda başka şehirlerdeki hukuka aykırı olduğu düşünülen imar planlarına şehircilik ilkeleri ve planlama esasları bağlamındaki tesirleri neler olacaktır?
Geçmişte odanızca açılan davalarda sonuçlanan yahut henüz derderst durumda davalar mevcut mudur?
Bir yılda yaklaşık 100 civarında davamız oluyor. Bu davaların çoğunda lehimize karar çıkıyor.
Yetki alanımızda 26 il var. Davalarımızın büyük bir kısmı Ankara’da olsa da, Şanlıurfa, Zonguldak, Van gibi çeşitli illerde de temsilcilikler, sorumlu meslektaşlar ve vatandaşların desteği ile denetim ve dava işlemlerini yürütebiliyoruz.
Diğer illerden de, özellikle imar planları bağlamında, mevzuata aykırı işlemler, kişilere özel plan değişiklikleri gibi kamu yararına aykırı olduğunu düşündükleri planları bizlere iletmeleri halinde planları inceleyip gerekli işlemleri yapıyoruz.