HABER49- Muş, geniş meralarında yetişen endemik bitkileri, yüksek rakımlı yaylaları ve temiz su kaynakları ile göçerin yıllardır tercih ettiği illerin başında geliyor.

Yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır gibi illerden binlerce küçükbaş hayvanın bulunduğu sürüleriyle kentteki yaylalara çıkan göçerler, yüksek rakımda kurdukları çadırlarda konaklıyor.

Haziranın başında bölgeye gelen göçer aileler, eylül ayının sonuna kadar, süt, peynir, tereyağı ve koyun yünlerini satarak geçimlerini sağlıyor. Göçer erkekler hayvan sürülerini otlatırken, kadınlar da süt sağımı ve peynir hazırlama işlerini yapıyor. Yaz tatilinde olan çocukları ise günlerini yaylada ailelerine yardım edip, aralarında oyunlar oynayarak geçiriyor.

Muş yaylarında göçerlik yapan aileler, "Göçerlik, hayvancılığın kökeni, Orta Asya Türk kültüründen gelen bir meslek. Doğayla baş başayız, gecemiz gündüzümüz yok. Kar, yağmur demeden tüm aile bireyleriyle herkes çalışıyor. 7'den 70'e birlikte bu işi yaparak üstesinden gelmeye çalışıyor. Buradaki üreticilerin üzerinde sadece bez çadır var. Göçer hayatımızda bayanların rolü çok önemli. Nasırlaşmış öpülesi elleri ile koyunları sağıyor, peynirleri yapıyor, odunu topluyor, tezek topluyorlar. Yapmadıkları iş yok. Çocuğunu sırtında taşır, bebeği ile birlikte çalışır. Hayat şartları zor. Aileler birbirinin akrabası olmasa dahi bölgedeki herkes kendi yakın akrabasıymış gibi hareket eder. Bireysel olarak herkes kendi koyununu sağar fakat bunun dışında iş gücüne ihtiyaç duyulmasında herkes yardımlaşma içine girer. Toplu hareket edilir. Birbirini son derece destekler." ifadelerini kullandı.

HABER: AMİNE AKÇAN