Arkeoloji Müze’nin iki binadan oluştuğunu belirten Gizligöl, "Bu binalardan biri de kronolojik sergileme dediğimiz bina. Binamız iki kattan oluşuyor, 96 vitrinimiz var. Bazı vitrinlerimizde ise ünik eserlerimiz var. Bunlardan biri de Melik el Eşref Kansu el Guri’ye ait bir miğfer. Bu miğferimiz İçkale kazılarında yürütülen çalışmalarda ortaya çıkarıldı. Dolayısıyla yine yerinde sergileniyor. Diyarbakır, Memlüklere bağlı bir şehir. Osmanlı-Memlük savaşları başlayınca Sultan el Guri, Diyarbakır’ın kendisine destek vermesi için halka ve idarecilere hediyeler gönderiyor. Bu hediyelerden bir tanesi de, törenlerde kullandığı kendisine ait miğfer" dedi.
Miğferin, deriden yapıldığını aktaran Gizligöl, "Üzeri bronzla süslenmiş ve üzerinde Kur-an-ı Kerim’den ayetler mevcuttur. Bunu Diyarbakırlılara gönderiyor. Fakat Osmanlı 1516’daki Ridaniye ve Mercidabık savaşlarıyla birlikte Diyarbakır, Osmanlı egemenliğine geçiyor. Hatta Diyarbakır ve bölge, Osmanlı safında yer alıyor. Mercidabık’ta Osmanlılar ile Memlükler arasında bir savaş yaşanıyor. O savaşta da el Guri, savaşarak vefat ediyor. Yavuz Sultan Selim ile savaşarak ölüyor. Aslında el Guri’de bir Türk. Memlükler de bir asker, başarısından dolayı yüksek rütbelere ulaşıyor. Komutan olduktan sonra başa geçiyor. El Guri’ye ait, Memlüklere ait son miğfer Diyarbakır Müzesindir diyebiliriz” ifadelerini kullandı. Müzeyi gezen Seyfettin Öztap ise müzeyi gezdiğinde ok uçları, zırh gördüklerini, miğferden fazla anlamadığını ama hepsinin çok güzel olduğunu söyledi.