Muş

MAUN Akademisyeni Taşkaya, Amasya’da küreselleşmenin görünmeyen yüzünü anlattı

Amasya’da düzenlenen seminerde konuşan Muş Alparslan Üniversitesi Dr. Burhan Taşkaya, küreselleşmenin ekonomik ve kültürel tehditlerine dikkat çekerek, çözümün toplumsal dayanışmada olduğunu vurguladı.

HABER49-Amasya’da düzenlenen seminerde konuşan Muş Alparslan Üniversitesi Dr. Burhan Taşkaya, küreselleşmenin ekonomik ve kültürel tehditlerine dikkat çekerek, çözümün toplumsal dayanışmada olduğunu vurguladı. Amasya Özgür-Der ve İHH organizasyonuyla gerçekleşen program, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açılış konuşmasını yapan Amasya İHH Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Akgül, özellikle Gazze ve Suriye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan insanlık dramlarına dikkat çekti. Toplumsal sorumluluk bilincinin önemine değinen Akgül, bu tür seminerlerin bilinç kazandırmada büyük rol oynadığını vurguladı.

Akgül konuşmasında, “Mazlum coğrafyaları sadece haberlerde görmek yetmez, dualarımızla ve desteklerimizle daima yanlarında olmalıyız,” dedi. Etkinlik boyunca katılımcılar, küreselleşmenin toplumlar üzerindeki görünmeyen etkilerine dair önemli bilgiler edinirken, özellikle Müslüman toplumların nasıl kuşatma altına alındığı konusunda bilinçlendirildi. Küreselleşmenin etkilerinin yalnızca ekonomiyle sınırlı olmadığını belirten Dr. Burhan Taşkaya, kültürel yapıların da ciddi bir tehdit altında olduğuna dikkat çekti.

“KÜRESELLEŞME, DÜNYAYI TEK TİP HAYATA ZORLUYOR”

Seminerde söz alan Dr. Burhan Taşkaya, konuşmasına küreselleşmenin tarihsel sürecine değinerek başladı. 1950’li yıllardan itibaren hayatımıza giren bu kavramın, 1990’lı yıllardan sonra çok daha belirleyici bir hale geldiğini ifade etti. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla Batı merkezli modern yaşam tarzının dünyanın her köşesine yayıldığını söyleyen Taşkaya, özellikle iletişim araçları ve tüketim kültürünün küreselleşmeyi hızlandırdığını belirtti.

Taşkaya, “Bugün gezegen adeta tek tip bir yaşam modelinin etkisi altında. Giyimden yemeğe, sosyal alışkanlıklardan düşünce tarzına kadar her şey benzeşiyor. Geleneksel, yerel ve kültürel farklılıklar ise hızla yok olmaya başladı,” ifadelerini kullandı. Modern dünyanın sunduğu konfor ve tüketim odaklı yaşam tarzının insanları bireyselleştirdiğine işaret eden Taşkaya, bu durumun toplumların köklü değerlerini tehdit ettiğini söyledi. Özellikle Müslüman coğrafyalarda kültürel yozlaşmanın giderek arttığını ve yeni nesillerin kimliksizleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.

“KÜRESEL GÜÇLER, EKONOMİYİ AHLAKSIZCA KULLANIYOR”

Dr. Taşkaya, seminerin devamında küreselleşmenin ekonomik boyutunu masaya yatırdı. Dünya ekonomisinin artık ulus devletlerin denetiminden çıktığını ve piyasa güçlerinin insafına kaldığını belirtti. Taşkaya, “Bu süreçte devlet otoriteleri bile küresel piyasa aktörlerinin gücü karşısında zayıf düşmüş durumda. Özellikle fakir ülkeler ve emekçi sınıflar bu durumdan en çok zarar gören kesimler oldu,” dedi.

Küreselleşmenin piyasa lehine değişen dengeleri ahlaki değerleri ikinci plana ittiğini ifade eden Taşkaya, zengin ülkelerin çıkarları doğrultusunda şekillenen bir ekonomi düzeninin dünyayı yönettiğine dikkat çekti. “Küresel güçlerin hiçbir ahlaki sınırı yok. Onlar için önemli olan sadece kâr ve çıkar,” diyen Taşkaya, bu düzenin Müslüman toplumları daha da zayıflattığını söyledi. Küresel ekonomik sistemin işçi haklarını, toplumsal dayanışmayı ve insani değerleri tehdit ettiğini belirten akademisyen, bu gidişata karşı toplumsal reflekslerin güçlendirilmesi gerektiğini savundu.

“KÜLTÜREL KUŞATMA KİMLİKLERİMİZİ YOK EDİYOR”

Taşkaya, konuşmasının kültürel küreselleşme bölümünde ise daha derin bir tehditten bahsetti. Batı’nın kültür endüstrisinin tüm dünyada etkili olduğunu belirten Taşkaya, medya, sinema, müzik, moda ve yemek kültürü aracılığıyla tek tip bir insan modeli oluşturulduğunu söyledi. “Geleneksel giyim anlayışımız, mimari yapılarımız, yemek kültürümüz hatta sosyal ilişkilerimiz bile artık Batı merkezli bir anlayışın etkisi altında. Bu da kültürel çeşitliliği ortadan kaldırıyor,” ifadelerini kullandı.

Müslüman toplumların ince düşünce ve hassasiyetlerle yoğrulmuş bir medeniyetin çocukları olduğunu hatırlatan Taşkaya, bu değerlerin küreselleşmenin kültürel saldırısı karşısında kaybolmaması için ciddi önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Özellikle genç kuşakların Batı kültürünün dayattığı tüketim ve bireyselleşme anlayışına teslim olmaması için ailelerin, eğitim kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesinin şart olduğunu dile getirdi.

“BU KUŞATMAYA KARŞI ÇÖZÜM: TOPLUMSAL DAYANIŞMA”

Seminerin sonunda çözüm önerilerini de paylaşan Dr. Taşkaya, küreselleşmeye karşı bireysel mücadelenin yeterli olmayacağını ifade etti. “Bu kuşatma öyle derin ki, bireysel çabayla aşılamaz. Toplumsal yapıların güçlendirilmesi ve cemiyetleşme bilincinin yaygınlaştırılması gerekiyor,” dedi.

Taşkaya, Müslüman toplumların kendi değerlerine sahip çıkarak küreselleşmenin etkilerine karşı durabileceğini, bunun için de dayanışma ve ortak hareket kültürünün yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. İslami değerlerin toplumsal düzeyde yaşatılmasının hem birey hem de toplum bazında direnç oluşturacağını ifade eden Taşkaya, “Birlikte yaşama, dayanışma ve paylaşma bilincimizi diri tutarsak bu kuşatmayı aşabiliriz,” diye konuştu