24 Haziran da yapılacak Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimine günler kaldı. Halk işini gücünü bırakmış seçime konsantre olmuş durumda! Her yerde köşede bucakta tüm sohbetlerde siyaset ön planda ve doğal olarak bu sohbetler de ‘’kim kazanacak, kim kaybedecek ?’’ diye sorularla başlıyor ardından tahminler yapılıyor.
Seçim yaklaştığında halkın partilere ve siyasetçilere olan sevgisini, gösterdiği ilgiyi, duyduğu heyecanı Rahmetli Abdurrahim Karakoç ağabey ne güzel tarif etmiş…
Siyaset içer, siyaset yer doyarız, / ‘’En iyi parti bizim ki’’ der doyarız..
Ne parti bizimdir ne siyasetçi, / Aç Karnına tokları besler doyarız!
Muş’ta her fikirde görüşte olan seçmen ve siyasilerle zaman buldukça siyaseti konuşuyoruz. Gördüğüm kadarıyla 24 Haziran için farklı siyasi tercihlerine rağmen seçmenler tahminlerini geçtiğimiz genel seçimde ilimiz de partilerin aldıkları oy oranlarını hesaba katarak genelde HDP üzerinden yapıyorlar!
HDP Barajı aşarsa sonuç şöyle olur, aşmazsa en çok oy alan partilerden ilki şu kadar, ikincisi hatta üçüncüsü şu kadar alırsa o zaman sonuç şöyle şöyle olur diye tahminler yapıyorlar. Tahminlerin de (4+0), (3+1), (2+2), (2+1+1) ne desen var…ayak üstü yapılan tahminlere göre partilerin bir çoğu şanslı görünüyor..
Ak Parti, MHP (Cumhur ittifakı), CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi (Millet İttifakı), HDP, HÜDAPAR seçime hazır olduklarını çalışmalarıyla, adaylarını ve projelerini programlar düzenleyip halka tanıtarak gösteriyorlar. Teşkilatlar Seçim öncesi yaptıkları çalışmalarla halkın takdirini ne kadar kazanmışlarsa bu gayretleri adaylarının seçim çalışmalarına o derece katkı sağlayacaktır.
Seçmenin gönlünü fetheden partilerin ve adayların seçimden karlı çıkacağı kesin. Rakiplerinin başarısız olmalarını umut ederek bekleyip yarıştan kazançlı çıkmayı düşünmek Nasrettin Hoca’ya özenmek olur! Ya Tutarsa! Deseler bile o göl maya tutmaz! Bilmeleri lazım!
Siyasi partiler, netice itibarıyla toplumun beğenisini kazanmak, onları yönetme hakkını elde etmek ve sonra da onları yönetmek iddiası ile kurulur. Böyle bir istikamette de hizmet eder, toplumun tespit ettiği ihtiyaçlarını çözmek için siyaset yaparlar. Sonuçta da onların söylemleri ve çalışmalarını takip eden seçmenlerden karne alırlar! Üstad Said-i Nursi Hazretleri çalışıp gayet gösterme, hedefe varma hususunda ‘’sadakat küfürde dahi olsa başarı mutlaktır’’ der…
Seçmenin gözün de bugün siyasi partilerin ve adaylarının kıymeti gayretleri kadardır..! Her insanın keşke dememek için baştan yapması gereken şeyler bulunmaktadır. Siyasi parti temsilcilerinin de adaylarının da bu aralar elbette ‘keşke’ diye içten hayıflandığı zamanlar oluyordur! Seçmenin gönlüne girmeyi başarmak zorundalar… Aksi halde tüm projeleri ile birlikte hayalleri ‘keşkeler de’ kalacak!
Seçimler de adaylar üzerinde doğru tercihleri tutturduğumuz takdirde bundan şehrimizin ve ülkemizin kazançlı çıkacağından, halkın huzuru ve refahının daha iyi olacağından kimsenin endişesi yok!
‘Kalpleri bilen Allah, Müslüman sadece zahire hükmeder’ sözünden yola çıkarak seçmen sandıkta elini vicdanına koyacak ve geleceğimiz adına oyunu kullanacak. Seçmenler olarak siyasiler gibi biz de sefere niyetlenip zaferi Allah’tan bekleyeceğiz artık. Gerisi şans kader kısmet!
‘’Bu millet, kendisinin yapmış olduğu fedakârlıkların aynısını yönetenlerinin yapacağına inandığı zaman onun etrafında kenetlenir, hiç tereddüt etmez.’’ diyordu Muhsin Yazıcıoğlu… Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de kazandıran da kaybettiren de yine bu millet olacak! O yüzden de halkın gönülleri kazanılmadan seçim kolaylıkla kazanılamıyor bu şehirde!
Temennimiz Kazanan adaylar değil, kazanan Muş Olsun!
Buna çok ihtiyacımız var…