HABER49-Olay, Türkiye kamuoyunda geniş yankı uyandırmış ve cinayetin ardından yürütülen soruşturma ile dava süreci dikkatle takip edilmişti. Erdoğan’ın cezaevinden kaçışı, özellikle Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği’nin yoğun operasyonlarını gündeme taşıdı.
Cinayet ve Mahkeme Süreci
Gizem Erdoğan, 2022 yılında Kağıthane’de işlediği cinayetle ilgili olarak İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı. Nişanlısı Zeynel Yıldırım’ı haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan Erdoğan, mahkeme kararıyla cezaevine gönderilmişti. Dava süreci boyunca ortaya çıkan detaylar, cinayetin planlı mı yoksa anlık bir öfke sonucu mu işlendiği tartışmalarına neden olmuştu. Soruşturma belgeleri ve mahkeme tutanakları, cinayetin işlendiği geceye dair kritik bilgileri ortaya koyarken, Erdoğan’ın cezaevine girmesinin ardından toplumda çeşitli tepkiler oluşmuştu.
Cezaevinden Firar ve Arama Çalışmaları
Gizem Erdoğan, 4 Temmuz 2025 tarihinde cezaevinden firar ederek uzun süre aranan şahıslar listesine girdi. Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği tarafından başlatılan yoğun operasyon kapsamında, Erdoğan’ın izine uzun süredir ulaşılamamıştı. Kaçış sonrası yapılan çalışmalar, şüphelinin İstanbul içinde farklı bölgelerde saklanmış olabileceği yönünde bilgiler ortaya koydu. Polis ekipleri, güvenlik kameraları ve istihbarat ağı kullanarak firariyi bulmak için aylar süren titiz bir takip gerçekleştirdi. Operasyonun detayları, özellikle hukuk ve cezaevi güvenliği açısından kamuoyunda önemli tartışmalara yol açtı.
Yakalanma ve Gözaltı İşlemleri
Gizem Erdoğan, polis ekiplerinin uzun süren takibi sonucunda Kartal’da kıskıvrak yakalanarak gözaltına alındı. Yapılan gözaltı işlemleri ve polis raporları, firarın ardından Erdoğan’ın izlediği güzergah ve saklandığı yerleri detaylandırıyor. Emniyet güçleri, operasyon sırasında herhangi bir dirençle karşılaşmadıklarını ve Erdoğan’ı güvenlikli şekilde yakaladıklarını duyurdu. Gözaltına alınan Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülerek işlemlere başlanıldı. Bu gelişme, hem mağdur aile hem de toplum açısından adaletin sağlanması yönünde önemli bir adım olarak değerlendirildi.




