HABER49-Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erdem Bayrak, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmeye devam ettiğini ve bir an önce kapsamlı bir deprem master planının hazırlanması gerektiğini belirtti.

Son günlerde İstanbul’da meydana gelen sarsıntılar, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle tekrar yüzleşmesine neden oldu. Özellikle Marmara Bölgesi, büyük bir deprem riski altında yer alırken, uzmanlar bu durumun ciddiyetine dikkat çekiyor. Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erdem Bayrak, İstanbul’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından önemli açıklamalarda bulunarak, Türkiye’nin bu tehlikeye karşı güçlü bir planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bayrak, İstanbul için büyük deprem uyarısının hâlâ geçerli olduğunu belirtirken, deprem master planının bir an önce hazırlanması gerektiğini söyledi.

Silivri açıklarında gerçekleşen depremin ardından artçı sarsıntılar devam ederken, Bayrak, bu tür olayların İstanbul için sadece bir uyarı niteliği taşıdığını belirterek, bölgedeki riskin çok daha büyük olduğunu ifade etti. Bu durum, Türkiye’nin depreme hazırlıklı olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, deprem master planlarının yapılmaması halinde olası büyük felaketlerin önüne geçmenin imkansız olabileceğine dikkat çekiyor.

Kuzey Anadolu Fay Zonu: İstanbul’un Deprem Riski

Doç. Dr. Erdem Bayrak, İstanbul’daki depremin Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Marmara Denizi içindeki segmentinde meydana geldiğini belirtti. Bayrak, bu segmentin tarihsel olarak oldukça aktif olduğunu, ancak son büyük depremin 1766’da yaşandığını ifade etti. Marmara Denizi’nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, artçı sarsıntıların birkaç ay sürebileceğini öngördü. Uzmanlar, özellikle hasar görmüş binalara girmemek ve önceden alınan tedbirleri hızla gözden geçirmek gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor.

Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun, Karlıova’dan başlayıp Marmara’ya kadar uzandığını ve farklı segmentlere sahip olduğunu belirten Bayrak, İstanbul’daki sarsıntının bu segmentin uzak noktalarını tetiklemesinin olasılıksız olduğunu söyledi. Ancak, Marmara Bölgesi’nde gerçekleşen bu tür depremler, bölgedeki diğer fay hatlarının harekete geçmesini ve daha büyük bir risk yaratmasını tetikleyebilir.

Yedisu Segmenti: 240 Yıldır Sessiz

Bayrak, özellikle Erzincan ve Bingöl gibi illeri doğrudan etkileyebilecek olan Yedisu segmentine dikkat çekti. Yedisu segmentinde son büyük depremin 1784’te yaşandığını hatırlatan Bayrak, bu bölgedeki olası bir depremin büyüklüğünün 7.0 ila 7.4 arasında olacağını öngördü. Bu tür bir deprem, Bingöl, Erzincan, Muş ve çevre illerinde büyük yıkıma neden olabilir. Yedisu segmenti, tam 240 yıldır sessizliğini koruyor, bu da bölgedeki potansiyel tehlikenin büyüklüğünü arttırıyor. Bayrak, bu segmentin hala aktif olduğunu ve ne zaman harekete geçeceğinin kestirilemeyeceğini belirtti.

Hakkâri’de kamu malına saldırı: Parklar ve duraklar hedefte Hakkâri’de kamu malına saldırı: Parklar ve duraklar hedefte

Bölgedeki yerleşim yerlerinin deprem tehlikesine karşı hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Bayrak, bu tür büyük depremlerin öncesinde yapılacak hazırlıkların hayati önem taşıdığını ifade etti. Yedisu segmentinde olası bir depreme karşı alınacak tedbirlerin önemi giderek artıyor.

Türkiye şampiyonu Muş’tan Türkiye şampiyonu Muş’tan

Doç. Dr. Erdem Bayrak, Türkiye’nin tüm illerinin jeolojik yapılarının analiz edilerek afetlere hazırlık sürecinin hızlandırılması gerektiğini söyledi. Deprem gibi doğal afetlere karşı güçlü bir master planının oluşturulması gerektiğini vurgulayan Bayrak, özellikle yerel yönetimlerin ve halkın bu süreçte aktif bir rol oynaması gerektiğini belirtti. Bayrak, sürekli eğitim programlarının yanı sıra afet yönetimi ve kriz yönetimi alanında kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.

Deprem master planlarının bir an önce hayata geçirilmesi, bu süreçte alınacak en önemli önlemler arasında yer alıyor. Deprem riski yüksek olan bölgelerde yapılacak olan hazırlıklar, büyük felaketlerin önüne geçmek için kritik bir adım olacak. Bayrak, bu konuda kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve tüm paydaşların sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Kaynak: İHA