HABER49- İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından 28 Aralık tarihi itibarıyla açıklanan güncel baraj doluluk oranları, megakentin su rezervlerinde dramatik bir düşüş yaşandığını gözler önüne serdi. Yaz aylarında görece rahat bir seviyede seyreden barajlar, son aylarda hızla boşalarak kritik eşiklere geriledi. Özellikle 30 Haziran tarihinde yüzde 66,23 olarak ölçülen ortalama doluluk oranının, yalnızca birkaç ay içerisinde yüzde 17,87 seviyesine kadar düşmesi, yaşanan kuraklığın boyutunu net biçimde ortaya koydu. Uzmanlar, bu düşüşün yalnızca mevsimsel bir dalgalanma olmadığını, iklim değişikliği ve plansız su tüketiminin de süreci hızlandırdığını vurguluyor. Kent nüfusunun artmasıyla birlikte su talebinin yükselmesi, yağışların yetersiz kaldığı dönemlerde barajlar üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. İSKİ’nin açıkladığı veriler, İstanbul’un önümüzdeki süreçte su yönetimi konusunda çok daha dikkatli adımlar atması gerektiğine işaret ediyor.
İstanbul Barajlarında Doluluk Oranları Neden Bu Kadar Hızlı Düştü?
İstanbul baraj doluluk oranlarındaki sert düşüşün arkasında birden fazla etken bulunuyor. Öncelikle sonbahar aylarının uzun yıllar ortalamasının altında yağış alması, barajlara gelen su miktarını ciddi ölçüde azalttı. Meteorolojik veriler, özellikle Eylül ve Kasım ayları arasında beklenen yağmur sistemlerinin İstanbul havzasını yeterince beslemediğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra yaz döneminde yüksek sıcaklıkların etkisiyle artan buharlaşma, barajlardaki mevcut suyun daha hızlı kaybolmasına neden oldu. Kent genelinde artan nüfus ve sanayi kullanımı da günlük su tüketimini yukarı çekti. İSKİ verileri incelendiğinde, yaz aylarında görece dengeli seyreden doluluk oranlarının, yağışsız geçen haftalarla birlikte hızla aşağı yönlü bir ivme kazandığı görülüyor. Uzmanlar, bu durumun yalnızca geçici bir sorun olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, uzun vadeli su yönetimi politikalarının öneminin bir kez daha ortaya çıktığını belirtiyor. Su tasarrufu çağrılarının artması ve alternatif su kaynaklarının gündeme gelmesi, mevcut tablonun ciddiyetini gösteren önemli işaretler arasında yer alıyor.
Hangi Barajlar Kuruma Noktasına Geldi? En Kritik Düşüş Nerede Yaşandı?
28 Aralık itibarıyla açıklanan İstanbul baraj doluluk oranları, bazı barajlarda durumun son derece kritik olduğunu ortaya koydu. İSKİ verilerine göre özellikle Trakya bölgesinde yer alan ve İstanbul’un önemli su kaynakları arasında bulunan Pabuçdere ve Kazandere barajları, adeta kuruma noktasına yaklaştı. Pabuçdere Barajı’nda doluluk oranının yüzde 3,92 seviyesine kadar düşmesi, barajın neredeyse kullanılmaz hale geldiğini gösteriyor. Benzer şekilde Kazandere Barajı’nda ölçülen yüzde 4,26’lık doluluk oranı da alarm verici bir tabloyu yansıtıyor. Bu iki barajın yüzde 5’in altına inmesi, İstanbul’un su kaynakları açısından ne denli hassas bir dönemden geçtiğini açıkça ortaya koyuyor. Diğer barajlarda da düşüş eğilimi dikkat çekerken, yalnızca Elmalı ve Istrancalar barajlarının görece daha yüksek oranlarda seyretmesi, genel tabloyu rahatlatmaya yetmiyor. Uzmanlar, bu seviyelerin sürdürülebilir olmadığını ve uzun süreli yağışlar olmadan toparlanmanın zor olduğunu ifade ediyor.
28 Aralık İSKİ Güncel Baraj Doluluk Listesi Açıklandı
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin 28 Aralık tarihli raporuna göre, kente su sağlayan 10 barajdaki anlık doluluk oranları netleşti. Açıklanan veriler, barajlar arasındaki doluluk farklarını da gözler önüne serdi. Elmalı Barajı yüzde 53,7 ile listenin en yüksek doluluk oranına sahip barajı olarak öne çıktı. Istrancalar Barajı’nda doluluk yüzde 40,46 olarak ölçülürken, Darlık Barajı’nda bu oran yüzde 27,53 seviyesinde kaldı. İstanbul’un en önemli su kaynaklarından biri olan Ömerli Barajı’nda doluluk yüzde 18,38 olarak kaydedildi. Terkos Barajı yüzde 17,51, Büyükçekmece Barajı yüzde 16,12 ve Sazlıdere Barajı yüzde 14,18 oranlarıyla kritik eşiklere yakın seyretti. Alibey Barajı’nda doluluk yüzde 12,14 olarak ölçülürken, en düşük seviyeler Kazandere ve Pabuçdere barajlarında görüldü. Açıklanan bu liste, İstanbul’un su kaynaklarında genel bir düşüş trendinin hakim olduğunu ve önümüzdeki dönemde yağışların hayati önem taşıdığını bir kez daha ortaya koydu.
