Sevgili okurlarım bu hafta sizinle çok beğendiğim bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Yazıda şöyle diyor; Bu benzetmeye dikkat edin! Sarhoş bir kimse düşünün… Zil-zurna sarhoş… Aklı başından gitmiş, iki kelimeyi bir araya getirip konuşamıyor, düzgün yürüyemiyor. Ayağa kalktığında bir o tarafa bir bu tarafa yalpalıyor. Bazen düşüyor, sonra tekrar kalkıyor. Ara- sıra nara atıyor. Sesiyle, görüntüsüyle, kokusuyla etrafı rahatsız ediyor. Bu sarhoşu bu hale getiren ne? İçtiği içki… O içkiyi içmeden önce aklı başındaydı…
Konuşması, yürümesi normaldi. gel gör ki, içki, Şişede durduğu gibi durmadığından bu kişinin bedenine girdiği anda onun aklını uyuşturdu. Her şey onun aklının uyuşması ile oldu. Akıl başta olmayınca hâkimiyet kayboldu ve sarhoş maskara oldu. Aslında içkinin yapıldığı madde normalde haram olmayan bir maddedir. Neticede içki üzüm, arpa vb. Bir takım bitkilerden yapılmakta olup bu bitkilerin o haliyle kullanımı haram değildir. Haram olan, o bitkileri sarhoş edici bir kıvama getirerek kullanmaktır. Şimdi şu soruyu soralım: sarhoş olan bir kimseyi Ayık hale getirmek için içtiği içkiyi kusturma, yüzüne su çarpma gibi işlemler yapılır. Acaba dünya sevgisini içip gaflet haline düşmüş ruh sarhoşları için nasıl bir şoklama gerekir! Bazı insanlar için ağır hastalıklar, kazalar, yakınlarının ölümü, yaşanan felaketler bu gafletten silkinmeye vesile olur. Böylece şer gibi görünen bir durum onlar açısından hayra dönüşmüş olur. Son olarak şunu ekleyelim: sarhoş olmayan bir kimseye “ayık” denir. Ruhu ayık tutmanın yolu Allah’ı zikretmektir. Burada zikirden kasıt hem en büyük zikir olan Kuran I okumak, hem de Allah Resulünün (s.a.v) bize öğrettiği bir takım dua ve zikirleri okumaktır. Nitekim Rabbimiz şöyle buyurur : “kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, Yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.” (Araf, 205) Rabbimiz gafletten kurtulmayı, sürekli bir Basiret ve veraset halinde bulunmayı cümlemize nasip eylesin. kişiyi gaflete düşüren şey “dünya sevgisi” dir . Bu Sevgi tıpkı bir şarap gibi insanın ruhuna girdiğinde onun ruhunu sarhoş etmeye başlar. Dünya sevgisini içmeye başlayan ruh artık doğru düşünmekten, doğru davranmaktan uzaklaşır. Allah’ın yarattığı varlıklara ibret nazarıyla bakamaz… Meydana gelen olayları hikmet gözüyle göremez… Kendisine yapılan ikaz ve uyarıları Basiret kulağıyla dinleyemez… Onun ruhu zil-zurna sarhoş tur. Nasıl ki üzüm ve arpa gibi bitkilerin doğrudan kendisi insanı sarhoş etmiyor, bunların alkolle bulanmış hali insanı sarhoş ediyorsa dünyanın, malın -mülkün kendisi de insanı gafil kılmaz. Bunların sevgisi, bunlara duyulan hırs insanı gafil kılar. Yani kötü olan mal-mülk, Servet, çoluk – çocuk, makam – mevki değil senin bunlara hırsla bağlanman, bunları hayatının amacı kılman, varlık sebebi bilmen, asıl yaratılış amacını unutmandır. Şimdi gelelim asıl meseleye… “Gaflet ” ruhun sarhoşluğudur. Gafil olan kişi dünyada niçin var olduğunu, nerden gelip Nereye gittiğini unutur. geçip giden zamanla ölüme her an daha çok yaklaştığını göremez. Çevresinde, yakınında ölüp gidenleri görür de yine de gafletinden ayırmaz. Çünkü Gaflet aklını başından almıştır. O kişinin gidişatı gidişat değildir. Konuşması, oturması, kalkması hep Gaflet halinde gerçekleşir. Bu kişi hep nefis hesabına hareket ettiğinden tavır ve davranışlarıyla etrafındakilere rahatsızlık verir. Peki, kişiyi gaflete düşüren şey nedir? Hangi içki onun ruhunu sarhoş etmiştir? İnsanı gaflete düşüren nefsidir.