HABER49-Diyarbakırlı girişimci Abdullah Fidanten, 9 milyon lira yatırımla akrep zehri üretim tesisi kurdu. Gramı 12 bin dolara satılan zehirden şimdiye kadar 100 gram elde eden Fidanten, hedefini aylık 2 litre üretim olarak açıkladı.
İnşaatçılıktan Akrep Zehri Üretimine Uzanan Yolculuk
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yaşayan 40 yaşındaki Abdullah Fidanten, çocuk yaşlarda başlayan yılan ve akreplere olan ilgisini, yıllar sonra büyük bir yatırıma dönüştürdü. Ortaokuldan sonra eğitim hayatına nokta koyarak inşaat sektöründe çalışmaya başlayan Fidanten, bu süreçte doğa ve yaban hayatı merakını hiçbir zaman terk etmedi. Özellikle izlediği belgesellerde akrep zehrinin tıbbi alanda kullanılmasına dair bilgileri öğrenmesi, onun hayatında dönüm noktası oldu. 2024 yılı başlarında izlediği bir belgesel sonrası, tüm dikkatini akrep zehri üretimine veren Fidanten, kapsamlı araştırmalar yaparak kendi tesisini kurmaya karar verdi. Yaklaşık 9 milyon liralık yatırımla kurduğu tesiste ilk etapta 300 akrep ile yola çıkan Fidanten, kısa sürede bu sayıyı 3 bine çıkardı. Çocukları gibi ilgilendiği akreplerden elde ettiği zehirleri -200 derecelik özel tanklarda muhafaza eden girişimci, bugüne kadar 100 gram zehir toplamayı başardı. Gramı ortalama 12 bin dolar değerinde olan akrep zehrinden aylık 2 litre elde etmeyi hedefleyen Fidanten, Türkiye’yi bu alanda Avrupa ile rekabet eden bir merkez haline getirmeyi amaçlıyor.
Yatırımın Bedeli: 9 Milyon Lira, Hedef 100 Kişiye İstihdam
Kurucusu olduğu Venora İlaç Sanayi Tarım, Gıda, Hayvancılık, Ar-Ge İnşaat ve İhracat Limited Şirketi bünyesinde projeyi yürüten Abdullah Fidanten, tesisin kuruluş sürecini de detaylı şekilde aktardı. Türkiye’de daha önce laboratuvar ortamında yetiştirilen akreplerden hibe ve satın alma yoluyla temin edilen ilk 300-400 akreple yola çıkan Fidanten, yaklaşık 1,5 yıl içinde yavrulamalarla sayıyı 3 bine ulaştırdı. Tesisin altyapı, arsa, bina ve ekipman maliyetleri toplamda 9 milyon lirayı buldu. Fidanten’in planına göre tesis kapasitesi 50 bin akrebe ulaştığında yalnızca çiftlik alanında 100’den fazla kişiye istihdam sağlanacak. Aynı zamanda tam kapasiteye geçildiğinde ayda 2 litreye yakın akrep zehri üretimi yapılabilecek. Elde edilen zehirler, sıvı nitrojen tanklarında eksi 200 derecede saklanıyor. Girişimci, bu yatırımın yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda Türkiye’nin savunma ve ilaç sanayine katkı sağlayacak stratejik bir hamle olduğunu vurguluyor.
Gramı 12 Bin Dolar, Litresi Milyonlarca Dolar
Akrep zehrinin üretim süreci oldukça zahmetli. Fidanten’in verdiği bilgilere göre, bir akrepten aylık ortalama 0,2 miligram zehir elde edilebiliyor. 1 gram zehir için yaklaşık 300 ila 350 akrebin sağılması gerekiyor. Türkiye’de gramı ortalama 12 bin dolara satılan akrep zehri, Avrupa piyasasında 30-40 bin dolara alıcı buluyor. Özellikle saflaştırma işlemlerinin ardından litresi 90-100 milyon dolara ulaşabilen bu ürün, hem ilaç hem de savunma sanayinde büyük bir değer taşıyor. Fidanten, şu anda elinde 100 gram civarında zehir bulunduğunu, aylık üretimin ise 6-10 gram arasında değiştiğini söylüyor. Önümüzdeki süreçte akrep sayısını artırarak aylık 200 grama kadar zehir elde etmeyi planlayan girişimci, İsviçre, Almanya ve Hollanda’daki ilaç firmalarıyla görüşmeler yürütüyor. Yapılacak uluslararası anlaşmalarla hem Türkiye’ye döviz girdisi sağlamak hem de bu stratejik ürünü dünyaya ihraç etmek hedefleniyor.
Sağlık ve Savunma Sanayinde Stratejik Bir Ürün
Fidanten’in araştırmaları, akrep zehrinin kullanım alanlarının sanılandan çok daha geniş olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle kanser ve tümör tedavisinde umut vadeden çalışmalarda kullanıldığı belirtilen zehir, aynı zamanda güçlü ağrı kesici ilaçların hammaddesi olarak değerlendiriliyor. Kozmetik sektöründe botoks ve bakım ürünlerinde de kullanılan akrep zehri, savunma sanayinde de stratejik bir öneme sahip. Fidanten, Türkiye’nin bu ürünü sadece hammadde olarak yurt dışına satmak yerine, işleyerek kendi markasını oluşturması gerektiğini vurguluyor. Sağlık turizminin geliştiği Türkiye’de, akrep zehrinin yerli ilaç sanayinde değerlendirilmesi halinde ülkeye hem ekonomik hem de bilimsel katkı sağlayacağını ifade ediyor. Devletin bu alanda özel destek programları geliştirmesi gerektiğini belirten Fidanten, girişiminin hem ulusal güvenlik hem de halk sağlığı açısından kritik bir öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor.