HABER49- Dr. Baysal, “Birinci sırada akciğer kanseri bulunuyor; ikinci sırada ise meme kanseri geliyor. Her 8 kadından biri, hayatının bir safhasında meme kanserine yakalanıyor. Bu nedenle erken teşhis ve düzenli kontroller büyük önem taşıyor” dedi. Meme kanserinin erken fark edilmesinin, tedavi başarısını doğrudan etkilediğini vurgulayan Dr. Baysal, kadınların kendi kendine meme muayenesi yapmasının ve mamografi ile ultrasonu düzenli olarak uygulamalarının hayat kurtarıcı olduğunu ifade etti. Özellikle 40-50 yaş aralığında iki yılda bir mamografi ve meme ultrasonunun birlikte yapılmasının önerildiğini aktaran Baysal, 50 yaşından sonra ise yılda bir kez ultrason ile mamografinin önemine dikkat çekti. Adet döneminin belirli günleri arasında çekilen mamografinin daha doğru sonuç verdiğini belirten uzman, meme MR’ının sadece riskli veya gerekli durumlarda kullanıldığını vurguladı.

Elazığ’da Asayiş Uygulamalarında Bir Haftada 288 Şüpheli Yakalandı
Elazığ’da Asayiş Uygulamalarında Bir Haftada 288 Şüpheli Yakalandı
İçeriği Görüntüle

Erkeklerde Meme Kanseri ve Risk Faktörleri

Dr. Baysal, meme kanserinin erkeklerde de görülebildiğini ancak oranının kadınlara göre çok daha düşük olduğunu söyledi. Özellikle gen mutasyonu taşıyan erkeklerde bu kanser türünün sık rastlandığını belirten uzman, erken adet görme, geç menopoza girme, sigara kullanımı ve şeker hastalığının meme kanseri riskini artıran faktörler arasında yer aldığını kaydetti. Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan kişilerin ayrıca over, tiroit, kolon ve pankreas kanserlerine karşı da dikkatli olması gerektiğini ifade etti. BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonlarının risk değerlendirmesinde önemli olduğunu belirten Dr. Baysal, halk arasında yanlış bilinen bazı durumlara da açıklık getirdi: “Geçmişte kullanılan doğum kontrol haplarının meme kanseri riskini artırdığı düşünülüyor; ancak böyle bir durum yok. Gece yatarken sütyen takmak lenfatik dolaşımı engellediği için risk oluşturabilir. Alüminyum içeren deodorant ve roll-on kullanımı da meme kanseri riskini artırabilir.”

Erken Teşhis ve Biyopsinin Önemi

Meme kanserinin teşhisinde biyopsinin kritik rol oynadığını vurgulayan Dr. Baysal, kadınları biyopsiden korkmamaları konusunda uyardı. Dr. Baysal, “Memede bir kitle tespit edildiğinde kitlenin düzenli takibi şart. Büyüme veya riskli görünüm söz konusuysa mutlaka doku biyopsisi yapılmalı; iğne biyopsisi yeterli değil. Tanı konduktan sonra ameliyat öncesi kemoterapi veya bazı ilaçlar uygulanabilir. Ameliyat sonrası ise radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavilerle meme kanseri sorunu kontrol altına alınır. Bu süreçte hassas ve dikkatli olmak hayati önem taşıyor” dedi.

Kaynak: İHA