Ekim ayını geride bırakıp, kasım ayına girdiğimiz şu günlerde sonbaharı iyiden iyiye hissetmeye başladık. Fakat açıkçası çok da mevsimine uygun yaşamıyoruz sonbaharı. Sanki yazdan kalma havasıyla son demlerini yaşıyor. Bize çocukluğumuzda öğretilen ‘Eylül-Ekim-Kasım’ sonbahar ayları ne gariptir ki artık sonbahar ayı olmaktan çıkmış, adeta yazı andırır bir şekilde inatla değişime ayak diretiyor. Nerede o eski sonbaharlar demeden edemiyorum. Çok iyi hatırlıyorum evliliğimin ilk yıllarında İstanbul’da eylül ayı gibi havalar serinler, yağmurlar başlardı. Kaloriferlerde, bu ayda yanardı. Şimdi ise kasımın sonlarını bulacak gibi gözüküyor. Havalar güzel gidiyor hala ihtiyaç yok ısınmaya. Son senelerde görülüyor ki yaz mevsiminden bir anda kışa geçişi yaşıyoruz. Mevsimin kurak geçmesi çiftçimiz ve dolasıyla bizler için de pekiyi değil. Ne yazık ki bu durum son yıllarda sıkça dile getirilen iklim değişikliğinin bir sonucu…
Sonbahar kapalı, yağmurlu havasıyla birçoğumuzda hüznünü depreştirir. Bir hazan mevsimi olsa da açıkçası ben seviyorum sonbaharı. Ağaçların sararan yapraklarını dökmesi, Çisil Çisil yağan yağmur, havanın serinlemesi beni mutlu ediyor. Aşırı sıcak ve aşırı soğuktan ziyade geçiş mevsimi olması sebebiyle İlkbahar ve sonbahar en sevdiğim mevsimler diyebilirim.
Sonbahar biraz da bize ölümü hatırlatıyor. Doğanın değişimine tanık olurken, bir an kuruyan yaprakların zamanı gelince tek tek yere dökülüşü gibi, zamanı geldiğinde tek tek bu dünyadan göçenleri düşünüyorum. Bir gün bizlerde zamanı gelince dalından koparak düşen bu yapraklar gibi dünyadan kopup, ahirete göçeceğiz…
Sonbahar okulların açıldığı mevsim, tatilin sona erip; işe, okula gitme zamanı. Yeni sınıflarda, işimizde yine yeniden dinlenmiş zinde bir şekilde yeni başlangıçlara güzel umutlarla adım attığımız mevsim..
Sonbahar sanat mevsimidir ayrıca. Tiyatro, sinema, konserlerin başlama zamanıdır. Günlerin yavaş yavaş kısalmaya başladığı, gecelerin uzadığı bu mevsimde ahali sinemaya, tiyatroya giderek, işten arta kalan zamanda hem birbirini görmekte hem de güzel vakit geçirmektedir.
Yaz tatilinde kimimiz memleketine, kimimiz yazlığına gider, bazıları da bulunduğu yerde geçirir tatilini. Uzun yaz tatili sonrası sonbahar ayı arkadaşlarımızla bir araya geldiğimiz, gün kurduğumuz hoş sohbet mevsimidir.
Turşu kurma, tarhana, salça yapma zamanıdır. Yazın son mahsulü olan domates ve biberiyle yaptığımız turşularımız, salçalarımız, soslarımız kilerde ya da mutfağımızda yerini aldığında sonbaharın güzelliğini hissetmeye başlarız.
Sonbahar doğanın adeta renk değiştirdiği kızıla ve sarıya boyandığı mevsim. Kartpostallarda gördüğümüz, o güzelim renk cümbüşüyle içimizi ısıtan, tabiatın değişimini keyifle izlediğimiz mevsimdir sonbahar. Ressamlara konu olan güzel mevsim…
Balığı bol tüketebileceğimiz bereketli bir mevsim. Hamsinin ve istavritin bol olduğu mevsimlerden…
Sonbahar kestanenin, ayvanın ve narın çıkmaya başladığı mevsimdir. Karnı bahar, pırasa, ıspanak zamanıdır. Hoş artık her mevsim her tür sebzeyi, meyveyi bulabiliyoruz. Bu iyi bir şey mi tartışılır. Sebzeleri, meyveleri mevsiminde tüketip biraz da özlemek gerekir. Televizyonda çeşitli programlarda uzmanların üstüne basa basa mevsiminde tüketin demeleri boşuna değildir diye düşünüyorum. Ben açıkçası sağlık için mevsiminde tüketmeye çalışıyorum. Sebze meyve mevsiminde değilse almıyorum…
Sonbahar kimine göre hüzün, kimine göre mutluluk, kimine göre umut, belki de alelade bir mevsim kimine göre de…
İyi ki geldin Hoş geldin sonbahar…
Sevgilerimle…