HABER49-Gazetecilerin, “yalan bilgiyi alenen yayma” ve “suç örgütüne yardım etme” suçlamalarıyla savunmalarının alınacağı belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gazetecilerin İfadesini İstedi

Başsavcılıktan yapılan resmi açıklamaya göre, soruşturma kapsamında gazetecilerin beyanlarının alınması talimatı ilgili emniyet birimlerine iletildi. Ancak hangi haber, yazı veya sosyal medya paylaşımının bu suçlamalara dayanak oluşturduğu açıklamada yer almadı. Savcılık, “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” başlığıyla yürütülen dosyada basın mensuplarının olası bilgi kirliliğine neden olabilecek içeriklerle kamuoyunu yönlendirdiği iddiasını değerlendiriyor.

Gazetecilerden bazılarının sabah saatlerinde polis eşliğinde evlerinden alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü öğrenildi. Gözaltı değil, ifade alma işlemi kapsamında yapıldığı belirtilen bu süreç, basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.

Fatsa Taş Ocağında Korkutan Göçük: 2 İşçi Toprak Altında!
Fatsa Taş Ocağında Korkutan Göçük: 2 İşçi Toprak Altında!
İçeriği Görüntüle

Gazeteci Ruşen Çakır, kişisel X hesabından yaptığı paylaşımda, henüz kendisinin alınmadığını ifade ederek, Aslı Aydıntaşbaş’ın ise “bildiği kadarıyla ABD’de olduğunu” yazdı. Olayın duyulmasının ardından sosyal medyada geniş yankı uyandı.

CHP ve Basın Sendikalarından Sert Tepki: “Bu Bir Gözdağıdır”

Gazetecilerin ifadeye çağrılması ve bazılarının emniyete götürülmesi, muhalefet partileri ve basın örgütleri tarafından sert biçimde eleştirildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iktidarın “korkuyu örgütlemeyi, tehdidi büyütmeyi kendisine yol seçtiğini” belirterek, “Böyle kalabileceklerini düşünüyorlar iktidarda” ifadesini kullandı.

Özel, “Karanlık yerine aydınlık kazanır, korkağa karşı cesur olanlar kazanır” sözleriyle gazetecilere destek mesajı verdi. CHP’den yapılan açıklamalarda, basın özgürlüğüne yönelik baskıların demokratik değerlere aykırı olduğu vurgulandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut ise gazetecilerin emniyete götürülmesini “fiili gözaltı” olarak nitelendirdi. Bulut, “Bu uygulama, tüm muhalif kesimleri ve özgür basını susturmaya yönelik açık bir gözdağıdır. İfade alma görüntüsü altında bir korku iklimi oluşturulmak isteniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Basın meslek örgütleri de gelişmeye tepki göstererek, gazetecilerin haber yapma hakkının suç kapsamına alınmasının demokratik bir toplumda kabul edilemez olduğunu belirtti.

Basın Özgürlüğü ve Soruşturmanın Yansımaları

Türkiye’de son dönemde artan basın özgürlüğü tartışmaları, bu soruşturmayla birlikte yeniden gündemin merkezine yerleşti. Gazetecilere yöneltilen suçlamaların içeriği henüz netleşmemişken, kamuoyunda “yalan bilgiyi alenen yayma” suçunun sınırları ve uygulama biçimi üzerine yoğun bir tartışma başladı.

Uzmanlar, 2022 yılında yürürlüğe giren “Dezenformasyon Yasası” kapsamında yapılan soruşturmaların, haber özgürlüğüyle çatışma potansiyeli taşıdığına dikkat çekiyor. Gazetecilerin hangi içerik nedeniyle suçlamayla karşı karşıya kaldığının açıklanmaması da sürece dair soru işaretlerini artırdı.

Soruşturmanın Ekrem İmamoğlu’nun isminin geçtiği bir dosya üzerinden yürütülmesi ise olayı siyasi açıdan daha da dikkat çekici hale getirdi. Bu durum, hem basın hem de siyaset çevrelerinde “yargının bağımsızlığı” ve “ifade özgürlüğü” konularında yeni bir tartışma başlattı.

Kaynak: HABER MERKEZİ