FELSEFE İLE İlGİLENİRSEM TAHTALARIM EKSİLİR Mİ HOCAM‽

Bir öğrencim geçen gün bu minvalde bir soru sordu bana, soruyu mizah katarak aktarıyorum.. Esasen önemli bir soru zira felsefe alanına ilişkin toplumsal yaklaşımımızın bir aksisedasıdır bu soru. O nedenle üzerinde durulması gereken bir sorudur. Acaba haklılık payı var mıdır diye düşündüm, ön kabullerimizin gelişimimize büyük ket vurduğunun ayrımına varmakla birlikte. Toplumsal bu kabul ne […]

FELSEFE İLE İlGİLENİRSEM TAHTALARIM EKSİLİR Mİ HOCAM‽
Beyaz ÇAĞLAYAN
Yayınlanma

20:16 - 29 Eylül 2024

Güncelleme

20:16 - 29 Eylül 2024

Okuma Süresi

4 dakika

Bir öğrencim geçen gün bu minvalde bir soru sordu bana,
soruyu mizah katarak aktarıyorum..
Esasen önemli bir soru zira felsefe alanına ilişkin toplumsal yaklaşımımızın bir aksisedasıdır bu soru. O nedenle üzerinde durulması gereken bir sorudur.
Acaba haklılık payı var mıdır diye düşündüm, ön kabullerimizin gelişimimize büyük ket vurduğunun ayrımına varmakla birlikte.
Toplumsal bu kabul ne yazık ki
o kadar benimsenmiş bir “yaklaşım” ki
sanki tüm filozofların beyni incelenmiş ve her birisinin felsefe ile ilgilenmekten mütevellit tahtalarının eksik olduğu tespit edilmiş gibi..
(yaklaşım diyerek bu mesnetsizliğe bağışta bulunmuş oldum da neyse )
Felsefe ile uğraşmak insanı delirtseydi eğer filozofların ekserisinin akli melekelerinin yerinde olmaması gerekirdi, hiç değilse bununla ilgili elimizde bilimsel bir araştırma yahut istatistiki bir veri olmalıydı. Herhangi bir araştırmaya dayanmaksızın yaratılan bu asılsız algı zihinsel hantallığımızı ört bas etme gayreti.
Beynimiz gibi günümüz teknolojisi ile dahi tam olarak çözülmemiş müthiş bir mucizeyi işlevini göremez hale getirmenin kılıfı -ki beynimiz kullanıldıkça daha da üreten, süs olsun diye var edilmeyen bir organ-
Kendimizi vasıfsızlaştırmanın ve konfor alanamızı bırakamamanın bahanesi.
Bir başkasının hakkına girdiğimizde ya da tüm günü televizyon karşısında geçirdiğimizde sonuçlarıyla pek de ilgilenmeyiz – Aşırı derecede televizyon izlenmesi beynimize bir saldırı olmasına ve kangren olmuş bir şuur bırakmasına karşın-
ancak söz konusu sorgulama alanı olunca dayanağı olmayan bahanelerin arkasına sığınırız,
aslında tüm bunlar düşünmekten korkuyor oluşumuzun sonucu.
Felsefe dediğimiz sorgulama ve eleştiri becerisi kazanma (Sokrates felsefe için böyle söylüyordu ) insanın akli melekesine zarar vermez bırakın zarar vermeyi düşünme, analiz etme gibi pek çok zihinsel beceri kazandırır, akli melekesini yitiren insanların -bunların birkaçı filozoftu- nörolojik ve biyolojik birçok rahatsızlıkları vardı.
Bu anlamda en meşhur örnek Nietzsche olduğu için onu ele alacağım.
Nietzsche genetik kronik sifiliz enfeksiyonundan ve beynindeki tümördan muzdaripti. Nietzsche’nin babası rahipti, filozof değildi o da aynı hastalıktan ölmüştü, yani Nietzsche filozof olmasaydı da aynı hastalıktan muzdarip olacaktı, bu rahatsızlığı felsefe ile ilgilenmesinin sonucu değildi.
(Nietzsche gibi bir filozofun babasının hatta dedesinin rahip olma ironisine dikkatinizi çekmek isterim),
Ancak elbette dahilik ve delilik arasında bir ilişki olup olmadığı mevzuunu göz ardı etmiyorum.
Zaten dahilik ve delilik arasında bir ilişki olup olmadığı akademik çevrelerden tarafından araştırıldı,
Araştırma sonucunda dahi insanların depresyona girmeye meyilli oldukları tespit edildi, bu da tamamen sanatçı yetkinliğinin muhtemelen yarattığı bir bunalım olsa gerek ki bu da delilik hali değildir, dahası her bunalım geçiren dâhi değildir her dahinin bunalımda olmadığı gibi. Kaldı ki hiçbirimiz dâhi değiliz! Bu yüzden korkacak bir şeyimiz de yok!

Aynı sorunun farklı bir versiyonunu daha duymuştum.
Şöyleki:
Felsefe insanı dinden uzaklaştırır mı?
Şeklinde idi.
Din felsefesi dediğimiz bir dal’a rağmen!
Bu soru teist filozoflara dolaylı hakaret içermektedir aslında.
Çünkü teistler düşünemeyen ve sorgulayamayan insanlarmış gibi bir algı yaratılıyor soruda.
Felsefe ile uğraşmanın ön koşulu sanki inançsız olmakmış gibi yahut felsefe inançsızlığın herhangi bir türünü benimseyenlerin uğraşı alanıymış gibi,
Halbuki teist bir çok filozof vardır ve felsefe ile ilgilenmek onların inancını gölgelememiştir. Üstelik felsefe inanç veya inançsızlık üstü bir alandır, en insani yanlarımızdandır, görünenden fazlası olduğumuzun kanıtıdır, görünmeyen yönümüzü mesnedi olmayan iddialarla törpülemek hatta rendelemek bizi görünen bir varlık konumuna düşürmekte, uzamsal ve metafiziksel boyutumuza zarar vermektedir..

Not: Felsefe ile ilgilenmek insanı dinden uzaklaştırmadığı gibi,
insanın tahtalarında herhangi bir eksikliği de yol açmaz!! Gönül rahatlığıyla günde birkaç doz alabilirsiniz!
Hatta lütfen alın!