Bölge

Erzurum’da Tabyalarda Canlı Tarih Dersi: Üniversiteliler 93 Harbi’nin İzini Sürdü

Erzurum’da gerçekleştirilen “Siperler Lalezar Oldu” etkinliğinde Tarih Bölümü öğrencileri, 93 Harbi’nin izlerini taşıyan tabyaları gezerek tarihle iç içe bir eğitim aldı.

HABER49-Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencileri, Erzurum’un tarihi mirasına sahip çıkmak ve sahada birebir öğrenim sağlamak amacıyla, Erzurum Turizm Tanıtım ve Kalkınma Derneği ile Erzurum Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün iş birliğiyle düzenlenen “Siperler Lalezar Oldu” etkinliğine katıldı. Etkinlik kapsamında 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın (93 Harbi) izlerini taşıyan ve şehrin savunmasında kritik rol oynayan tabyalar ziyaret edildi. Öğrenciler, dönemin izlerini süren bu gezide, yalnızca tarihsel bilgilerle değil; duygusal bağlarla da derinleşen bir öğrenim yaşadı.

Geziye rehberlik eden Erzurum Turizm Tanıtım ve Kalkınma Derneği Başkanı Ömer Faruk Kızılkaya, öğrencilere savaşın seyrini, stratejik kararların arka planını ve halkın direnişini detaylarıyla aktardı. Özellikle Uzunahmet Tabyası’nda yapılan açıklamalarda, top teknolojilerinin gelişimiyle birlikte kalelerin savunma gücünün zayıfladığı, bu nedenle Erzurum’un çevresine tabyaların inşa edildiği vurgulandı. Tabyaların inşa süreci ve savaş tarihine dair anlatılanlar, gençlerin tarihsel olayları yerinde öğrenmesine olanak sağladı.

Uzunahmet Tabyası ve Deveboynu Geçidi’nde Tarihin Nefesi Hissedildi

Ömer Faruk Kızılkaya’nın verdiği bilgilere göre, Uzunahmet Tabyası 1884-1896 yılları arasında inşa edildi. Ancak bu yapının temel fikri, 4 Kasım 1877 tarihinde Deveboynu Geçidi’nde yaşanan ve Osmanlı güçlerinin ağır kayıplar verdiği savaş sonrası ortaya çıktı. Bu kanlı çarpışma Osmanlı kuvvetlerini geri çekilmeye mecbur bırakmış, ardından Aziziye Tabyası’na çekilen Osmanlı askerleri, 8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece tarih kitaplarında “Aziziye Destanı” olarak geçen büyük savunmayı gerçekleştirmişti.

Kızılkaya, o gece halkın orduya verdiği desteğin altını çizerek, kadınların, yaşlıların ve çocukların askerlere su, yiyecek ve mühimmat taşıdığını aktardı. Özellikle çocukların oynadığı kritik rol, savaşın sadece askerlerin değil, tüm halkın mücadelesi olduğunu gösterdi. Savaş sonunda yüzlerce çocuğun Ruslar tarafından esir alındığını ve sonrasında Osmanlı tarafına teslim edildiklerini ifade eden Kızılkaya, bu acı hatıranın hala Erzurum’un kolektif hafızasında yaşadığını belirtti. Öğrenciler, bu anlatımlar sırasında büyük bir dikkatle dinledi ve olayların geçtiği topraklarda yürürken adeta tarihin içinde yol aldıklarını hissetti.

Lalelerle Bezenmiş Siperler: Doğanın Sessiz Tanıklığı

Etkinliğin en çarpıcı anlarından biri de Deveboynu Geçidi’nde gerçekleşti. Kızılkaya, bu bölgedeki siperlerin yıllar boyunca halkın hafızasında canlı tutulduğunu vurgularken, her yıl bahar aylarında bu alanda kendiliğinden açan kırmızı lalelerin halk arasında “kan rengi” olarak nitelendirildiğini dile getirdi. Bu doğal oluşumun, savaş alanında dökülen kanların bir sembolü olarak halkın bilinçaltında yaşadığına dikkat çekti.

Siperlerde beliren lalelerin yalnızca birkaç gün göründüğünü belirten Kızılkaya, bu olayın hem biyolojik hem de sembolik bir değere sahip olduğunu söyledi. Öğrenciler için doğanın sessiz tanıklığı, yaşanmış acıların ve kahramanlıkların unutulmaması gereken birer işareti niteliğindeydi. Katılımcılar bu sahnede hem doğayla hem tarihle güçlü bir bağ kurdu. Kısa sürede gerçekleşen bu görsel şölen, geziye katılan öğrencilere tarihle doğanın nasıl iç içe geçtiğini gösterdi.