HABER49-Gazeteciler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilmemiş kartlarla araçlarında "Basın Trafik Kartı" kullanan kişilerin, hem meslek onurunu zedelediğini hem de trafik düzenini suistimal ettiğini belirtiyor. Özellikle trafiğe dair imtiyazlar sağlayan bu kartların, yalnızca resmi ve aktif olarak gazetecilik yapan kişilere verilmesi gerekirken, Erzincan’da bazı şahısların bu kartlara hukuksuz yollarla ulaştığı ve kullanmaya devam ettiği iddia ediliyor.
Kamu görevi ifa eden gazetecilerin itibarına zarar veren bu tür usulsüzlükler, aynı zamanda kamu vicdanında da derin yaralar açıyor. Sahte basın kartlarıyla trafikte kural tanımayan kişiler, hem kamu düzenini ihlal ediyor hem de gerçek gazetecilere karşı toplumda güven bunalımı yaratıyor. Özellikle Erzincan İl Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan çağrılarla birlikte, bu kişilerin tespit edilip gerekli işlemlerin başlatılması talep ediliyor. Gerçek basın mensupları, araçlarında sahte kart bulunduranların sadece meslek ahlakını değil, aynı zamanda toplumsal adaleti de tehdit ettiğini ifade ediyor.
BASIN KARTI: ONUR BELGESİ Mİ, SUİSTİMAL ARACI MI?
Türkiye'de uzun yıllardır gazetecilik yapan isimlerden biri olan İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü Ahmet Akbuğa, basın kartının sıradan bir belge olmadığını vurguluyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından verilen resmi basın kartının, gazeteciler için bir "onur belgesi" olduğunu belirten Akbuğa, bazı kişilerin bu karta sahte yollarla ulaşarak mesleğin itibarına zarar verdiğini ifade etti.
Akbuğa’ya göre; bu kart sadece bir geçiş belgesi ya da araçta kullanılacak bir ayrıcalık değil, gazeteciliği hakkıyla yapanların emeğinin karşılığıdır. Ancak bazı fırsatçılar, bu kartı sahte şekilde temin ederek maddi ve manevi çıkar sağlama peşinde. Bu durum sadece gazeteciliği değil, kamu güvenliğini de doğrudan tehdit ediyor. Sahte basın kartlarının internet ortamında bile kolayca taklit edilebilmesi, denetimlerin yetersizliğine ve cezaların caydırıcı olmamasına bağlanıyor.
Akbuğa, "Her basın kartı taşıyan kişi basın mensubu değildir" diyerek toplumun bilinçlenmesi gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca, İletişim Başkanlığı'nın verdiği kartlar dışında kullanılan kurum kartlarının farklılık arz ettiğine de dikkat çeken Akbuğa, bu iki kart arasında ayrım yapılmasının önemli olduğunu belirtiyor.
DENETİMSİZLİK SUİSTİMALLERE DAVETİYE ÇIKARIYOR
Erzincan’da yaşanan bu olay, Türkiye genelinde benzer sorunların da yaşandığını gözler önüne seriyor. Denetim eksikliği, sahtecilik olaylarının artmasına sebep olurken, gazetecilik gibi kamusal sorumluluğu yüksek bir mesleğin de lekelenmesine yol açıyor. Özellikle trafikte "basın kartı" bahanesiyle kural tanımadan hareket eden bazı şahıslar, meslek dışından geldikleri hâlde basın mensubu gibi davranarak güvenlik ihlalleri yaratabiliyor.
Gerçek gazeteciler ise bu tür suistimallerin önüne geçilmesi için acilen kapsamlı bir denetim sisteminin hayata geçirilmesini talep ediyor. Denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, sahte kartların tespit edilmesi ve bu kişilere yönelik yasal işlemlerin derhal başlatılması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, basın kartlarının doğruluğunun dijital sistemlerle sorgulanabilmesi, vatandaşların da bu konuda bilinçlenmesini sağlayacak önemli adımlardan biri olarak görülüyor.
İletişim Başkanlığı tarafından verilen resmi kartların dışında hiçbir belgenin geçerli sayılmaması gerektiğini savunan uzmanlar, şüpheli kart sahiplerinin ilgili kurumlarla iletişime geçilerek doğrulama yapılmasının önemine dikkat çekiyor. Aksi hâlde hem sahtecilikle