HABER49-Elektrik faturalarıyla ilgili milyonlarca aboneyi yakından ilgilendiren yeni bir düzenleme hazırlığı kamuoyunun gündemine oturdu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, kademeli elektrik tarifesinde köklü bir değişikliğe giderek yıllık tüketim sınırını 5.000 kWh’den 3.000 kWh’ye düşürmeyi planlıyor.

Ocak ayında yürürlüğe girmesi beklenen bu düzenleme, özellikle ortalamanın üzerinde elektrik kullanan abonelerin faturalarında ciddi artışlara yol açacak. Resmi açıklamalara göre amaç, tüketim alışkanlıklarını dengelemek ve piyasa fiyatlarına uyum sağlamak olsa da uzmanlar, uygulamanın geniş kitleler üzerinde ekonomik baskı oluşturacağını vurguluyor. Kamuoyunda “devlet destek veriyor” söylemi sıkça dile getirilirken, uzmanların bu ifadeye yaklaşımı oldukça eleştirel. Enerji Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Mahir Ulutaş, söz konusu uygulamanın milyonlarca aboneyi ilgilendirdiğini belirterek, tarifedeki değişikliğin gerçekte destekten çok ek maliyet anlamına geldiğini söylüyor. Bu nedenle, yeni düzenlemenin yalnızca yüksek tüketim yapanları değil, temel ihtiyaçlarını karşılayan haneleri bile etkileyebileceği gündemde. Peki bu değişiklik kimleri kapsayacak, faturalar ne kadar artacak ve hukuki süreç ne yönde ilerleyecek?

Kademeli Tarifede Büyük Değişim: 5.000 kWh’den 3.000 kWh’ye Düşen Sınır Ne Anlama Geliyor?

Enerji Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı yeni kademeli tarife modeli, elektrik tüketim alışkanlıklarını derinden değiştirecek bir niteliğe sahip. Halihazırda yıllık 5.000 kWh’nin altında elektrik kullanan aboneler, ulusal tarife üzerinden faturalandırılıyor. Bu sınırın üzerine çıkanlar ise elektrik borsa fiyatına göre ücretlendiriliyor. Yeni düzenleme ile limitin 3.000 kWh’ye çekilmesi planlanıyor. Bu da daha fazla abonenin yüksek tarife dilimine girmesine ve faturalarının otomatik olarak artmasına neden olacak. EMO’nun yaptığı teknik hesaplamalara göre, dört kişilik standart bir ailenin yalnızca temel elektrik ihtiyaçları (buzdolabı, aydınlatma, çamaşır makinesi, televizyon vb.) yıllık ortalama 2.760 kWh tüketiyor. Yeni sınır bu seviyeye oldukça yakın olduğundan, küçük bir ek tüketim bile haneyi bir üst kademe tarifeye taşıyacak. Bu da vatandaşın sosyal hayatında elektrik kullanımını kısıtlama baskısı yaratacak. Enerji uzmanları, özellikle kış aylarında ısınma ve sıcak su için elektrik kullanan abonelerin bu düzenlemeden daha ağır etkilenebileceğini ifade ediyor. Dolayısıyla yeni tarife yalnızca lüks tüketimi değil, temel ihtiyaçları bile hedef haline getirebilir.

Borsa Coştu, Yatırımcı Sayısı Rekor Kırdı: MKK Verilerine Göre Menkul Kıymet Değeri 26,6 Trilyon’u Aştı!
Borsa Coştu, Yatırımcı Sayısı Rekor Kırdı: MKK Verilerine Göre Menkul Kıymet Değeri 26,6 Trilyon’u Aştı!
İçeriği Görüntüle

Hangi Aboneler Doğrudan Etkilenecek? Yüzde 15’lik Kesim Alarmda!

Planlanan yeni sınır devreye girdiğinde yaklaşık her 100 aboneden 15’i, yani yüzde 15’lik bir kesim doğrudan etkilenmiş olacak. Ancak bu oran yalnızca ilk aşamayı yansıtıyor. Zira uzmanlara göre elektriğe olan bağımlılık her yıl artıyor ve cihaz sayısı çoğaldıkça tüketim de yükseliyor. Dolayısıyla bugün düşük tüketimde kalan pek çok abone de birkaç ay içinde yeni sistemin yükünü hissetmeye başlayabilir. Mevcut durumda 5.000 kWh sınırı birçok haneyi korurken, 3.000 kWh’ye çekilmesi bu güvenli alanı daraltacak. Üstelik yeni tarife sadece büyük haneleri değil, küçük işletmeleri, esnafları ve elektrikli cihazlarla çalışan atölye tarzı iş yerlerini de kapsayacak. Enerji politikalarında adalet beklentisi artarken, uygulamanın sosyal devlet anlayışıyla ne kadar uyumlu olduğu tartışılıyor. Vatandaşlar faturaların şeffaf olmadığına, ulusal tarife ile piyasa fiyatları arasındaki farkın net biçimde açıklanmadığına dikkat çekiyor. Enerji yönetimi ise düzenlemenin “tasarruf bilinci” oluşturacağını savunuyor. Fakat vatandaş cephesinde bu durum, “tasarruf” adı altında yeni bir zam dalgası olarak algılanıyor.

“Devlet Destek Veriyor” İddiası Neden Tepki Çekiyor? Uzmanlardan Çarpıcı Değerlendirme

Enerji Bakanlığı’nın resmi açıklamalarında “devlet vatandaşın faturasını destekliyor” ifadesi sıkça kullanılıyor. Ancak EMO Başkanı Mahir Ulutaş’a göre bu söylem, gerçeği yansıtmıyor. Ulutaş, devlet desteği olarak sunulan farkın gerçekte sadece elektrik borsa fiyatı ile ulusal tarife arasındaki fiyat makasını kapatmak için uygulandığını belirtiyor. Yani vatandaş daha pahalı elektrik kullanmıyor gibi görünse de piyasa fiyatı yükseldiği için ulusal tarifeye yüklenen fark, aslında kamu kaynaklarından karşılanıyor. Bu durumda destek olarak gösterilen uygulama, halk için gerçek bir indirim sağlamıyor; sadece fatura artışını geciktiriyor. Uzmanlar, enerji maliyetlerinin yapısal olarak yükseldiğine dikkat çekerek bu tür açıklamaların yanıltıcı olduğunu vurguluyor. Elektrik üretim maliyetleri, döviz kuru, piyasa dengesizlikleri ve vergiler gibi unsurlar hesaba katıldığında tüketicinin ödediği faturanın gerçek maliyetle örtüşmediği öne sürülüyor. Vatandaş ise faturasında artan kalemleri gördükçe “destek” ifadesinin gerçeği yansıtmadığı kanaatine varıyor. Bu nedenle enerji politikalarında daha şeffaf, daha anlaşılır ve tüketicinin lehine uygulamalar talep ediliyor.

Faturalar Ne Kadar Artacak? Uzmanlar Yüzde 60’a Kadar Zam Öngörüyor

Yeni kademeli tarife Ocak ayında yürürlüğe girerse, yüksek tüketimde bulunan abonelerde yüzde 60’a kadar fatura artışı bekleniyor. Bu oran, sadece elektrik birim fiyatına değil, aynı zamanda dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı gibi kalemlerin de etkisiyle birleşerek daha yükseğe çıkabilir. TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, düzenlemenin “anormal tüketim artışlarını engellemeyi” amaçladığını savunurken, bu adımın piyasada daha dengeli bir tüketim modeli oluşturacağını belirtiyor. Ancak uzmanlar, yüksek tüketimin nedeninin çoğu zaman lüks değil, mecburi ihtiyaçlar olduğunu hatırlatıyor. Özellikle elektrikli ısıtıcı, kombi, klima gibi cihazların yoğun kullanıldığı bölgelerde, insanlar yaşam kalitesini korumak için mecburen fazla elektrik tüketiyor. Dolayısıyla “yüksek tüketim” tanımı tartışmalı hale geliyor. Bazı ekonomistler, zamların dolaylı olarak enflasyonu tetikleyebileceğini ve hane bütçelerinde yeni bir krize yol açabileceğini vurguluyor. Bu süreçte vatandaşların enerji verimliliği çözümlerine yönlendirilmesi, ancak bu çözümler için devlet desteğinin artırılması gerektiği ifade ediliyor. Aksi halde elektrik faturaları, gelir düzeyi düşük haneler için ciddi bir yük haline gelebilir.

EMO’dan Hukuki Mücadele Sinyali: Yeni Dava Yolda mı?

Enerji Mühendisleri Odası (EMO), daha önce 5.000 kWh sınırının belirlenmesine karşı dava açmış ve bu dava hâlâ sonuçlanmamış durumda. Şimdi yeni düzenleme ile sınırın 3.000 kWh’ye çekilmesi gündeme gelince EMO, yeniden hukuki yollara başvuracağını açıkladı. EMO Başkanı Mahir Ulutaş, bu düzenlemenin enerji piyasasında şeffaflık ve adalet ilkeleriyle bağdaşmadığını savunarak vatandaşın hakkını korumak için yargı sürecini başlatacaklarını duyurdu. Ayrıca bu tür kritik değişikliklerin toplumla paylaşılmadan, kamuoyu görüşü alınmadan uygulanmasının demokratik süreçlere aykırı olduğu dile getiriliyor. Hukukçular, enerji tarifelerinin anayasal “eşitlik” ve “sosyal devlet” ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatarak, tüketicinin koruması gereken bir taraf değil, piyasanın öznesi olduğunu vurguluyor. Vatandaş ise yasal süreçten çıkacak sonucu merakla bekliyor. Eğer dava EMO lehine sonuçlanırsa, kademeli tarife modelinin yeniden ele alınması gerekebilir. Bu da enerji piyasasında uzun vadeli bir belirsizlik doğurabilir. Tüm bu gelişmeler ışığında gözler hem yargı kararlarına hem de Enerji Bakanlığı’nın atacağı yeni adımlara çevrilmiş durumda.

Kaynak: HABER MERKEZİ