HABER49-Diyarbakır’da kendisini şeyh olarak tanıtan A.A. ve ailesinin 175 milyon liralık malvarlığı tespit edildi. Başsavcılık takipsizlik kararını kaldırdı, 17 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Kendini “Şeyh” Olarak Tanıtan Şahsın Malvarlığı MASAK Raporuyla Ortaya Çıktı
Diyarbakır’da yaklaşık iki yıl önce kendisini “şeyh” olarak tanıtarak dini duyguları istismar eden A.A. hakkında yürütülen soruşturma, çarpıcı detaylarla gündeme geldi. İlk aşamada delil yetersizliği nedeniyle takipsizlik kararı verilen dosyada, yeni bulgular ışığında dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) hazırladığı kapsamlı raporda, A.A.’nın hayatı boyunca herhangi bir iş yapmamasına rağmen kendisi ve yakınlarının adına kayıtlı toplam 175 milyon liralık malvarlığı bulunduğu belirlendi. Rapora göre 2019 ile 2023 yılları arasında A.A.’nın banka hesaplarında yüklü miktarlarda nakit giriş-çıkışı gerçekleşti, transfer hareketlerinde olağan dışı yoğunluk tespit edildi. Bununla birlikte şahsın, para karşılığı muska yazdığı, dergah kurarak farklı semtlerde özel müşteriler kabul ettiği de soruşturma dosyasına yansıdı. A.A.’nın üzerine kayıtlı gayrimenkuller ve araçların yanı sıra, resmi geliri bulunmayan eşi ve çocuklarının da ciddi servete sahip oldukları ortaya çıktı. Bu malvarlıklarının, akrabaları ve müritlerinin çocukları üzerine geçirildiği belirlendi.
Takipsizlik Kararı Kaldırıldı, Ağır Ceza Mahkemesinde Dava Açıldı
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, MASAK raporunun ardından daha önce verilen takipsizlik kararını kaldırarak kapsamlı bir dava dosyası hazırladı. A.A. ve oğlu C.A. hakkında “suçtan kaynaklanan malvarlığını aklama” suçundan 17 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Bununla birlikte aralarında akrabaların da bulunduğu 8 şüpheli için de aynı suç kapsamında 7 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi. Hazırlanan dosya Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi ve davanın ilk duruşmasının önümüzdeki günlerde görülmesi planlanıyor. Savcılık kaynaklarından edinilen bilgilere göre dava, yalnızca sanıkların cezalandırılmasını değil, aynı zamanda haksız yollarla elde edildiği tespit edilen malvarlıklarının da incelenmesini kapsıyor. Diyarbakır’da geniş yankı uyandıran bu dava, dini duyguların istismar edilerek elde edilen gelirlerin akıbetine dair kritik bir sınav olarak değerlendiriliyor. Kentteki vatandaşlar, benzer olayların önüne geçilmesi için denetimlerin daha sıkı yapılmasını talep ederken, yargı sürecinin nasıl ilerleyeceği merakla bekleniyor.