• Ana Sayfa
  • “BÜYÜK SERVETLER, KÜÇÜK İSRAFLARLA ERİR !’’

“BÜYÜK SERVETLER, KÜÇÜK İSRAFLARLA ERİR !’’

Vatandaşlarımız siyasilerimizden ve idarecilerimizden kendi mal varlıklarını kullanırken, harcarken gösterdikleri hassasiyetin en azından birazını da devlet harcamalarında da göstermelerini bekliyor. Elbette Millet olarak biz de devletimizin malını israfa uğratmadan kullanmak mecburiyetindeyiz. Devlet malını israf etmek hem haram hem de kul hakkıdır. Devletin bir kaleminde, bir kâğıdın da bile milyonların hakkı vardır. Kendi evinde boşa yanan […]

“BÜYÜK SERVETLER, KÜÇÜK İSRAFLARLA ERİR !’’
Abdullah Alptekin Has
Yayınlanma

00:38 - 26 Aralık 2017

Güncelleme

23:34 - 03 Temmuz 2020

Okuma Süresi

5 dakika

Vatandaşlarımız siyasilerimizden ve idarecilerimizden kendi mal varlıklarını kullanırken, harcarken gösterdikleri hassasiyetin en azından birazını da devlet harcamalarında da göstermelerini bekliyor. Elbette Millet olarak biz de devletimizin malını israfa uğratmadan kullanmak mecburiyetindeyiz. Devlet malını israf etmek hem haram hem de kul hakkıdır. Devletin bir kaleminde, bir kâğıdın da bile milyonların hakkı vardır. Kendi evinde boşa yanan bir lambayı söndüren duyarlılık, devletin lambasına karşıda aynı oranda duyarlı olmalı değil mi?
Devlet sevgisi sadece bayrak sallamakla, bayrak asmakla olmaz arkadaşlar! Sevgi ispat ister! Devlet sevgisi, devleti zarara uğratmama, devletin çıkarını her anlamda korumayla gösterilir. Bu malda yetimin, öksüzün, dulun, sakatın, yoksulun, zenginin vs. bütün bir milletin hakkı vardır. Yani Devlet malı Milletin malıdır.
Aklın ibadeti düşünmek / Dilinki de hakkı söylemektir
İsraftan konu açılmışken, hatırlarsanız ilimizde 2016 Haziran ayında Devlet Hastanesi’nin eski hizmet binasına ‘’hatırı sayılı bir bedelle’’ bakım, onarım, tadilat yapıldı ve Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği olarak hizmete sunuldu. Üzerinden henüz bir yıl geçmişken, onca paralar harcanan bina, geçen günlerde yıkılarak faal haldeyken lağvedilen Sağlık Müdürlüğü Misafirhanesi olarak kullanılan binaya taşınmasına karar verildi. Şimdi lağvedilen Misafirhane henüz miadını doldurmadan ‘’Hatırı sayılır bir bedelle’’ yine bakım ve onarıma alınıp bu kez İl Sağlık Müdürlüğü olarak hizmete açılmasının çalışmaları yapılıyor. Bunlar yaşanırken ‘’Madem yıkılacaktı bina, o halde niye yapıldı. Yapıldıysa o zaman da niye yıkıldı’’ demezler mi? Eski Hastane’nin büyük masraflarla onarılarak kısa bir süreliğine kullanılmaya başlanması ve kısa sürede yıkılması hangi aklın ürünüdür!
Yıkılan eski hastane yerine yapılması kararlaştırılan ‘’Kent Meydanı’’ yeni bir olay değil! Bunu hepimiz biliyoruz. Buraya belediyenin ilk günden talip olduğunu ve orayı ‘’Kent Meydanı’’ yapmak için büyük çaba gösterdiğini, dönemin Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’dan ilimizde meydan sözü aldığını da biliyoruz. Eski hastanenin yerinin Kent Meydanı olarak değerlendirmesi doğru veya yanlış tartışmaya açılabilir ama konumuz bu değil! Hal Böyleyken tadilatta ısrar etmenin kime ne faydası oldu. Oturup anlaşmak, israfın önüne geçmek çok mu zordu? İlk gün bina yıkılsaydı şu an Kent Meydanı belki de bitmiş olacaktı. İsrafın sebebi yoksa inatlaşma mıydı? Biriniz değil hepiniz bu israftan sorumlusunuz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan geçtiğimiz ay ilimize geldiğin de Muş’a ‘’on beş yıl da 9 milyar Tl den fazla yatırım yapıldığını’’ açıklamıştı. Bu miktar dudak uçuklatan bir miktardı ve elbette doğruydu! Bu parayla 15 yılda adeta yeniden bir Muş yapılırdı! O halde biz hala neden en geri kalmış il durumun daydık? “Büyük servetler, küçük israflarla erir. ” Gözümüzün önünde yapılan bu israfı gördükçe daha iyi anlıyoruz bunu.
“İnsanlar yanlış yapabilirler, yalnız büyük insanlar yanlışlarını anlarlar.” Sadece şehrin göbeğin de ve gözler önünde olan bu iki binanın onarımı, yıkımı, taşınması için onca masraf yapılması, paralar harcanması bile ilimize aktarılan bütçelerin nasıl yerinde kullanılmadığını gözler önüne seriyor! Ya göremediklerimiz, gözden ırak olanlar? Bizim şehrimiz de fazladan çöpe atacağımız, heba edeceğimiz, boş yere kullanacağımız devletimizin tek bir kuruşu yok. Olmamalı da! Sadece muhataplarına soruyorum; kendi malınız olsaydı bunu yine böyle yapar mıydınız? Bunca masraf siyasilerimizin, yöneticilerimizin aceleci, hatalı kararlarının, inatlarının, yan yana gelemeyişlerinin, istişareden uzak olmalarının bedeli olarak bize geri dönüyor. Belki de bu yüzden en geri kalmış il olmaktan kurtulamıyoruz!
Devletin parasını dikkatli kullanmamız; ülkemizi, milletimizi, şehrimizi, dünyamızı, ahiretimizi de güçlendirir! Yatırımlar için gönderilen onca paralara rağmen ‘’Devlet bize bu güne kadar ne yaptı?’’ diyerek nankörlük edenlere de cevabı, ancak; devletin mumu ile şahsi görüşme yapmayan Hz Ömer’in (r.a.) kendi mumunu yakarak görüşmesinin ardında yatan gerçeği idrak eden idareci ve siyasilerimiz yaptıkları dikkatli hizmetler ve yatırımlarla verecektir!
İdarecilikte gerçekçi hedefler olması lazım, kaynağı, imkânı, insanı iyi yönetmek lazım. Zaman, imkân ve insan yönetimini doğru gerçekleştiren idareciler ülkeyi iyi yerlere taşıyabilirler. ‘’Devlet malının, yetim malından farkı yoktur’’ İnşallah bundan böyle vebali ağır olan devletin tek kuruşu bile israf edilmez. Bu durumda kazançlı çıkan sadece halk olmaz, devletimizle birlikte idareciler ve sorumlular da kazanırlar…
Başarılar elbette tarihe mal olacak ve hakikatler hiçbir zaman unutulmayacaktır!