Öyle şeyler yaşıyoruz, duyuyoruz ki, bazen ‘biz ne hale geldik?’ diye sorası geliyor insanın. Şaşırıyoruz, çünkü biz, yani bu millet, böyle değildi.
Bu milletin tarihini, geçmişini, geçmişte yaptıklarını bilmesek, bugün yaşananlara, yapılanlara hayret etmeyeceğiz. Ancak geçmişimizi biliyoruz ve bu nedenle ‘biz bu değiliz’ demeliyiz.
Geçmişimizi bilmeyenler ve okumayanlar, bugün yaşananlara, olaylara bakıp, bu milleti ‘tuhaf’, bu milletin çocuklarını ‘hastalıklı’ zannedebilir.
Ama şimdi dini hayattan medyaya, siyasi yaşamdan sokaktaki günlük yaşantımıza, hatta evlerimize kadar, hiç de bize yakışmayan, uymayan şeyler oluyor etrafımızda.
Şimdi görüyoruz ki, Gençlerimiz yaşananlara hiç şaşırmıyor. Çünkü bu yaşananları, hayatın olağan akışının bir parçası sanıyor. Oysa bundan yıllar önce, bu ülkede yaşadığımız akıl almaz olaylara, ihanetlere, şarlatanlıklara, rezaletlere rastlanmazdı.
‘Eğer bir kurbağayı kaynayan bir tencereye atarsanız, zıplayıp kaçarak kurtulur. Ama önce soğuk su dolu bir tencereye koyup yavaş yavaş ısıtarak suyu kaynatırsanız, kendi vücut ısısını da arttırır ve suyun sıcaklığını fark etmez hale gelerek sonunda patlayarak ölür!’
Bizler kendimizi kaybeder, etrafımızda olup bitenlerden haberdar olmazsak, üzerimizde oynanan oyunları çözemezsek kurbağaya yapılan gibi yavaş yavaş tüm değerlerimizden uzaklaşırız..
O yüzden, ‘biz bu değiliz’ dediğimiz çok şeyi her geçen gün yenileri eklenerek yaşamımızın içinde görüyoruz…. Başta kendimiz olmak üzere geleceğimiz olan gençlerimizi de bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.
* Birileri ‘biz’ derken, bu toplumu, bu ülkede yaşayan herkesi kast etmiyorsa, herkesi kucaklamıyorsa ve iyisiyle kötüsüyle bu milleti sevmiyorsa, bilin ki biz bu değiliz…
* Bazıları bu ülkede yaşayıp da, bayrağa, toprağa, kitaba, millete saygı duymuyorsa, başka toplumlara, devletlere öykünüyorsa ve bu toprakları beğenmiyorsa, bilin ki biz bu değiliz.
* ‘Tarikat şeyhiyim’ diye, ‘cemaat önderiyim’ diye, her gün şarlatanlar gibi ekranlarda, internette boy gösterip, ona buna çamur atan, dini yozlaştıran, sömüren kim varsa, bilin ki bunlar bizim gerçek cemaatlerimiz, dini önderlerimiz değildir.
* Başörtüsü takan, oruç tutan, namaz kılan, elinden tespihi, ağzından Allah lafzını düşürmeyen ama buna rağmen, hırsızlık yapan, yalan söyleyen, rüşvet yiyen, düzenbazlara ‘dindar insan’ demeyin. Bunlar bizden değil.
* İnsanlığın en utanç verici suçu, çocuk istismarıdır. Bunu yapanların değil bu toplumda, bu dünyada bile yeri yoktur. Melek çocuklarımıza kötü gözle bakan kim varsa, bizden değildir.
* ‘Gazeteciyim, yazarım, aydınım’ diyerek eline kalem alan ama hakkı yazmayan, adaleti savunmayan, mazlumun sesi olmayan, vicdanın bayrağı olmayan ve her gün, kendi çıkarı için kalemini kiraya verenlerle, namuslu fikir adamları aynı değildir, karıştırmayın.
* ‘Allah’ diyerek, ‘Peygamber’ diyerek, ‘İslam’ diyerek gençlerin beyni yıkayan, onları bir robota dönüştüren ve en çok dindar insanlara zarar verenleri iyi tanıyın. Bunlar ülkesine, dinine, ümmetine ihanet edenlerdir. Bunlar bizden değildir, biz bunlardan asla değiliz.
* Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de Şiilik adına, Sünnilik adına, Vahabilik adına, Müslüman kardeşlerimizi öldüren, çocukları katleden, açlığa mahkum edenlerle aynı değiliz.…
Biz bu değiliz gençler.
Biz böyle bir toplum, böyle bir millet, böyle bir ümmet değiliz! Çok şükür bunlardan daha temiz, daha dürüst, daha güzel insanlarız, daha güzel milletiz, daha iyi Müslümanlarız.