HABER49-Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yasemin Yılmaz’ın bilimsel danışmanlığında yürütülen kazılar, Tunceli’nin tarihsel derinliğini gözler önüne seriyor. İlk kez 2017 yılında keşfedilen höyükte, 2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “birinci derece arkeolojik sit alanı” ilan edilmesinin ardından sistematik kazılar başlatıldı. Bu yıl yeniden hız kazanan çalışmalar, hem arkeoloji dünyasının hem de bölge halkının dikkatini çekmiş durumda.
Tunceli Valisi Şefik Aygöl’ün bizzat sembolik kazı yaparak destek verdiği çalışmalarda, Pertek Kaymakamı Yusuf Ziya Yaktı, Belediye Başkanı Recai Vural, İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Hakan Ulaşoğlu ve Müze Müdürü Kenan Öncel de hazır bulundu. Vali Aygöl, bu önemli projenin sadece bilimsel değil, aynı zamanda yerel halkın sahiplenmesi açısından da çok kıymetli olduğunu vurguladı. Devlet desteğinin artırılması gerektiğini ifade eden Aygöl, kazının ilerleyen dönemlerde Tunceli’nin kültürel ve turistik açıdan daha görünür hale gelmesini sağlayacağını belirtti.
DNA TESTLERİYLE KANITLANAN MİLATTAN ÖNCE 4350 YILINA AİT KALINTILAR
Tunceli Müze Müdürü Kenan Öncel, höyükte gerçekleştirilen kazıların bilimsel açıdan büyük değer taşıdığını dile getirdi. Özellikle milattan önce 4350 yılına tarihlenen bir iskeletin DNA analizleriyle doğrulanması, Tozkoparan Höyüğü’nün Anadolu tarihindeki yerini daha da önemli hale getirdi. Öncel, höyüğün üst tabakalarında günümüzden milattan önce 1000’li yıllara ait buluntuların da tespit edildiğini belirterek, burada yalnızca tarih değil, aynı zamanda yerleşik yaşamın sosyo-kültürel yapısına dair verilerin de elde edildiğini kaydetti.
Özellikle bölgenin geçmişte ihmal edilmiş arkeolojik potansiyeline dikkat çeken Öncel, Tunceli’nin Türkiye’nin en az araştırılmış arkeolojik bölgelerinden biri olduğuna değindi. Bu kazılar sayesinde artık Tunceli'nin de tarih sahnesindeki yeri daha net bir şekilde belirleniyor. Kazıların bilimsel derinliği kadar, elde edilen materyallerin Türkiye’nin arkeolojik haritasındaki eksik noktaları doldurması açısından da son derece kıymetli olduğu ifade edildi. Alanın bir anıtsal yapı barındırdığına dair ilk izlenimlerin elde edilmesi ise, höyüğün önemini bir kat daha artırıyor.
KÖYLÜLER GEÇMİŞLE GURUR DUYUYOR, ARKEOLOJİK DEĞERE SAHİP ÇIKIYOR
Kazı çalışmalarının yürütüldüğü Tozkoparan köyünde yaşayan vatandaşlar da sürece aktif destek veriyor. Köy sakinlerinden Veysel Al, bölgedeki tarihsel hareketliliğin köylerine canlılık kattığını ve genç nesillerin geçmişiyle bağ kurmasına olanak sağladığını belirtti. Daha önce sessiz olan köyün, şimdi bilimsel çalışmalarla gündeme gelmesinin heyecan verici olduğunu ifade etti.
Zeynel Kete isimli bir diğer köy sakini ise, yıllardır yöre halkının anlatılarında geçen efsanelerin bilimsel verilerle desteklenmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 6 bin yılı aşan bir tarihin izlerini taşıyan bu bölgenin, Göbeklitepe gibi önemli merkezlerle kıyaslanabilecek potansiyele sahip olduğunu belirtti. Kete, bu tür çalışmaların uluslararası akademik çevrelere taşınmasının gerekliliğine dikkat çekerek, bölgenin dışlanmadan arkeolojik literatürde hak ettiği yeri alması gerektiğini savundu.
Arkeolojik kazılarda müze görevlileri Özgür Şahin, Sedat Oylu, Ümit Demirtaş ve Yağmur Kılınç Turuncular’ın da yer aldığı 10 kişilik bir ekip titizlikle görev yapıyor. Bilimsel ve yerel iş birliğiyle yürütülen kazılar, Tunceli'nin tarihsel kimliğini daha görünür kılma yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.