Bölge

Bingöl’de Tek Öğretmen, Dört Çocuğun Hayatını Değiştiriyor: Yaygınçayır Köy Okulundan Yürek Isıtan Eğitim Hikayesi

Bingöl’ün merkeze bağlı Yaygınçayır köyünde görev yapan 26 yaşındaki öğretmen Şeyma Nur Ataş, tek başına yürüttüğü eğitim mücadelesiyle dört öğrencisinin hayatına dokunan örnek bir hikayeye imza atıyor. Göreve başladığında fiziki koşulları yetersiz bir sınıfla karşılaşan Ataş, kısıtlı imkânlara rağmen sınıfı kendi emeğiyle yenileyerek çocuklara güven veren bir ortam oluşturdu.

Abone Ol

HABER49-Sınıfı boyayan, halılar sererek daha sıcak bir atmosfer hazırlayan genç öğretmen, her sabah erkenden okula gidip sobayı yakarak öğrencilerini karşılıyor. Küçük bir devlet okulunun tek öğretmeni olarak yalnızca ders anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukların kişisel gelişimleri ve duygusal ihtiyaçları için de yoğun çaba sarf ediyor. Ataş’ın yaklaşımında öncelik, öğrencilerin okula aidiyet hissetmesi ve kendilerini güvende hissetmeleri. Öğrencilerin okula koşarak gelmesi, gözlerindeki heyecan ve öğrenme istekleri, öğretmenin çabasının karşılığını oluşturuyor. Çocukların büyük şehirlerdeki eğitim olanaklarından geri kalmaması için özel etkinlikler düzenleyen, yetenekleri keşfetmeye özen gösteren Ataş, bir öğrencisinin müzik ilgisini fark edip onu bu alanda desteklemeye başlamasıyla birlikte köy okulunda yaşamın nasıl değişebileceğini somut şekilde gösteriyor. Öğrencilerine hata yapmaktan korkmamaları gerektiğini öğretmesi, öğrenme sürecini bir baskıdan çıkarıp cesaretlendiren bir yapıya dönüştürüyor. Bu küçük sınıf, her gün yeniden kurulan bir hayalin içinde şekilleniyor.

Tek Öğretmen Olmak Neden Hem Büyük Bir Sorumluluk Hem de Büyük Bir Dönüşümün Kapısı?

Yaygınçayır Köyü İlkokulu’nda tek öğretmen olarak görev yapan Şeyma Nur Ataş, eğitimciliğin köy koşullarında çok daha geniş bir anlam taşıdığına dikkat çekiyor. Ataş’a göre köy okulunda öğretmen olmak, yalnızca akademik bilgi aktarmaktan ibaret değil; zaman zaman bir abla, bir arkadaş ya da ebeveyn gibi farklı roller üstlenmeyi gerektiriyor. Öğrencilerin sosyal etkileşim alanlarının sınırlı olması, özellikle az sayıda öğrenciyle ders yapmanın yarattığı zorlukları artırıyor. Bu nedenle Ataş, çocukların iletişim becerilerini güçlendirmek ve sosyalleşmeyi desteklemek için köy halkını da dahil eden toplu etkinlikler düzenliyor. Velilerin katıldığı oyunlar, toplu aktiviteler ve paylaşımlarla çocukların özgüveni gelişirken okul, sosyal bir merkez haline geliyor. Genç öğretmen, zorlu koşulların onu da dönüştürdüğünü ifade ederek, hem kendisinin hem de öğrencilerinin bu süreçte birlikte büyüdüğünü söylüyor. Eğitimde fırsat eşitliği sağlayabilmek için gösterdiği çaba, köy okulundaki küçük sınıfın sınırlarını aşarak bölgedeki tüm çocuklara umut ışığı oluyor. Ataş’ın yaklaşımı yalnızca akademik başarıya değil, aynı zamanda çocukların hayal kurabilme cesaretine de katkı sağlıyor.

Köyde Öğretmen Olmak Bir Yolculuksa: “Ekmek Yapmayı da, Yoğurt Mayalamayı da Burada Öğrendim”

Görev yaptığı köyde lojmanda kalan Şeyma Nur Ataş, köy yaşamının kendisine kattığı deneyimlerin de hayatında özel bir yer tuttuğunu anlatıyor. Ataş, köyde geçirdiği zaman boyunca sadece öğretmenlik yapmadığını, aynı zamanda hayatın pek çok alanında yeni şeyler öğrenerek kendini geliştirdiğini vurguluyor. “Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim” sözleri, hem köy yaşamının öğretici yanını hem de bu deneyimlerin ona kattığı sıcaklığı yansıtıyor. Öğrencilerinin gözlerindeki umut ve onların gelişimine katkıda bulunmanın verdiği mutluluğun, öğretmenliğe olan bağlılığını her geçen gün güçlendirdiğini belirten Ataş, köy okulunda geçen her günün kendisi için bir hayalin parçası olduğunu ifade ediyor. Yalnızlık ve kısıtlı imkânlara rağmen kurduğu düzen, fedakarlıkla şekillenen bir yaşamın başarı hikayesine dönüşüyor. Ataş’ın öğrencileri için yarattığı güvenli atmosfer, onların yalnızca bugünü değil geleceğini de etkileyen bir temel oluşturuyor. Genç öğretmenin bu özverili çalışması, modern eğitim anlayışıyla köy kültürünün sade yaşamının birleştiği özel bir deneyime dönüşüyor.