HABER49- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Terörsüz Türkiye hedefine dikkat çekerek, etnik ve mezhep temelli bölünme hayali kuranların bu hedef karşısında başarısız kalacağını ifade etti. Bahçeli, hukuk devleti vurgusuyla demokratik meşruiyetin altını çizdi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, partisinin Türkiye'yi doğrudan veya dolaylı şekilde meşgul eden her soruna, güçlü fikri müktesebatı ve müessir siyasi mücadelesiyle kalıcı, köklü tekliflerinin bulunduğunu belirtti. Bu durumun doğal ve doğru olduğunu ifade eden Bahçeli, Türk milliyetçiliğinin, asil ve aziz Türk milletinin bağımsızlık güvencesinin, tarihi kişiliğinin ve milli kimliğinin var oluş güvencesi olduğunu bildirdi.

Bahçeli, MHP'nin her türlü ayrımcılığa, bölücülüğe, etnik ve mezhep temelli bölünmeye bilaistisna karşı olduğunun herkesçe bilinen, maşeri vicdanda kemikleşmiş bir siyasi tutum olduğunu belirtti. Bu kapsamda hiç kimseden duyacak, dinleyecek, öğrenecek, ders alacak merak ve arayışlarının bulunmadığını vurguladı.

BAHÇELİ, MERKEZ YÖNETİM KURULU TOPLANTISINDA TÜRKİYE GÜNDEMİNİ DEĞERLENDİRDİKLERİNİ HATIRLATTI

Bahçeli, basına kapalı olarak 18 Temmuz’da gerçekleştirilen Merkez Yönetim Kurulu-Merkez Disiplin Kurulu Ortak Toplantısı'nda, Türkiye'yi alakadar eden sıcak konu başlıklarıyla ilgili değerlendirmeler yaptığını anımsattı. Toplantıda, Terörsüz Türkiye hedefinde alınan memnuniyet verici gelişmelere mühim yer ayrıldığını aktardı.

Bahar Şahin ve Mine Tugay arasında mobbing belgesi tartışması
Bahar Şahin ve Mine Tugay arasında mobbing belgesi tartışması
İçeriği Görüntüle

BAHÇELİ, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’NİN MİLLİ BİRLİK İÇİN ÖNEMİNİ VURGULADI

Bahçeli, 102 yıllık Cumhuriyet tarihinin tamamına, etnik ve mezhep temelli bölücülüğün taciz, tahrip ve tahriklerinin damga vurduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Aklı başında ve vicdan sahibi hiç kimse bu sarsıcı gerçeği inkâr edemeyecektir. Yeni yüzyılda Terörsüz Türkiye'nin tezahürüyle birlikte, etnik ve mezhep temelli bölünme rüyası görenlerin hevesleri de kursaklarında kalacaktır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin siyasi ve hukuki imkânları, ihata ettiği kuramsal ve kurumsal ilkeleriyle milli birlik ve kardeşliğin pekişmesi mümkün ve muhakkaktır. Bunun şematik formülü de eşkenar üçgen formatında siyasi ve hukuki düşünce kalıbına dökülmüştür. Nitekim 11 Kasım 2024 tarihindeki ağaçlandırma kampanyası münasebetiyle, üstelik Türk devlet geleneğimize müzahir olarak partimizin önüne dikilen ağaçlardan esinlenerek, köknar ağacı yürütme, mavi ladin ağacı yasama, sedir ağacı bağımsız yargı olarak simgeleştirilmiştir. Bunun da yanında en tepede cumhurbaşkanı, aşağıdaki iki köşesinde de cumhurbaşkanı yardımcısı olabileceği siyasi bir önerme olarak gündeme gelmiştir. Türkiye'mizi yoran, yıpratan, enerjisini çalan, fahiş mahiyetli sosyal ve ekonomik maliyetlere neden olan etnik ve mezhep temelli dayatmalara karşı Terörsüz Türkiye'nin adım adım ilerlediği bir dönemde, iki cumhurbaşkanı yardımcısından birisinin Alevi, diğerinin de Kürt olabileceği değerlendirilmiştir. Bu fikri ve siyasi teklifi Lübnan'la ilişkilendirmek, bir defa çarpıtma ve samimi bir düşünceyi kasten saptırmadır.”

BAHÇELİ, TEKLİFİN ÇARPITILMASINI “FIRSATÇILIK” OLARAK NİTELENDİRDİ

Bahçeli, “Türkiye'yi, Lübnan veya benzeri bir başka ülkenin karmaşık ve kaotik istikrarsız yapısına çevirmeye gücü yetecek, buna cesaret ve teşebbüs edecek hiç kimse olamaz, olamayacaktır. Beyrut gecelerine özlem duyan bohem ve buhranlı siyaset düşüklerinin tarih ve kültür esasına dayanarak paylaşılan bir teklifi karalama ve terörize etme çabası acınası bir fırsatçılıktır.” değerlendirmesinde bulundu.

BAHÇELİ, CHP’NİN GEÇMİŞTE ALEVİLER VE KÜRTLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPTIĞINI İLERİ SÜRDÜ

Bahçeli, CHP'nin on yıllar boyunca Alevileri siyaset malzemesi yaptığını, Kürtler üzerinde de oyunlar kurulduğunu belirtti. Pek çok telkin ile tezvirata rağmen ne Alevilerin ne de Kürtlerin düşmanca planlanan tuzaklara düşmediğine dikkati çeken Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
“Kimsenin önüne geçen ve engel çıkaran yoktur. Kaldı ki ister Alevi ister Kürt olsun, herhangi bir cumhurbaşkanı adayının yüzde 50 oy nisabını geçtikten sonra vaki demokratik ve milli irade hükmünü yok sayacak, tecelli eden meşruluğu tartışmaya açacak birisinin çıkması da düşünülemeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü hâkim ve havidir. Kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, hukukun karşısında bir ve eşittir. Aynı zamanda Türk milletinin şerefli mensuplarıdır. Kimsenin kimseden bir ayrıcalığı ve imtiyaz içeren bir farklılığı yoktur.”

BAHÇELİ, PARTİSİNİN HER TÜRLÜ SALDIRIYA KARŞI HAZIR OLDUĞUNU İFADE ETTİ

Bahçeli, etnik ve mezhep temelli bölücülüğün Terörsüz Türkiye hedefinin yanında bütünüyle gündemden çıkarılması gayesiyle bir düşünce izahını farklı yerlere çekmenin ahlaken ve tarihen mahsurlu olduğunu vurguladı. Türkiye'nin ve Türk milletinin kutlu geleceğini perdelemek için el ovuşturanların, mayası ile meşrebi zehirli çevrelerin milliyetçilik yarışına girmesinin “yüz kızartıcı bir densizlik ve edepsizlik” olduğunu ifade eden Bahçeli, “Konforlu köşelerindeki karanlığa saklanarak aydınlığı taşa tutan kuklaların ne dediğine bakmıyor, milletimiz ne diyor, tarih ne diyecek ona odaklanıyoruz. Görüşümüzden milim adım atmamız ise söz konusu olmayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, şunları kaydetti:
“Basına kapalı toplantıdaki sözlerimin malum sözde bir gazeteciye sızdırılması, o dedikodu markası ve her ipte cambazlık yapan gazetecinin de mal bulmuş mağribi gibi gündeme taşıması zamanlama itibarıyla manidardır ve notlarımız arasındadır. MHP her saldırıyı göğüslemeye hazırdır. MHP ve Cumhur İttifakı Türkiye'nin etnik ve mezhep temelli depreme maruz kalmasına müsaade etmeyecektir. Alevi de bizim, Kürt de bizimdir. Cami de bizim, cemevi de bizimdir. Biz hep birlikte Türk milletiyiz. Biriz, beraberiz, kardeşiz, çok büyük bir aileyiz. Herkes bizse, biz de kardeşsek, dürüst ve sorumlu hareket etmemiz milli namusumuzun gereğidir. Piyonlaşmış bozguncular, suyu bulandıranlar, sipariş senaryolara figüranlık yapanlar, bu suretle Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-antilaik, inanan-inanmayan kutuplaşmasına çanak tutanlar da bu muazzam ailenin üvey evlatlığına bile layık olmayan çürüklerdir.”

Kaynak: AA