Bölge

Atatürk Üniversitesi’nde İlaç, Aşı ve Biyoteknoloji Enstitüsü kuruluyor

Erzurum, sağlık bilimlerinde yerli ve milli atılımlar açısından kritik bir dönüm noktasına tanıklık ediyor.

HABER49- Erzurum, sağlık bilimlerinde yerli ve milli atılımlar açısından kritik bir dönüm noktasına tanıklık ediyor. 16 Mayıs 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 9818 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile Atatürk Üniversitesi bünyesinde “İlaç, Aşı ve Biyoteknoloji Enstitüsü”nün kurulması resmen kararlaştırıldı. Bu gelişme, yalnızca bölgesel bir yatırım olmanın ötesine geçerek Türkiye’nin küresel sağlık alanında söz sahibi olma hedefinin güçlü bir adımı olarak değerlendiriliyor. Yaklaşık altı ay önce Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan değerlendirme süreci sonunda alınan bu karar, üniversitenin araştırma ve geliştirme vizyonunu daha da pekiştiriyor.

Yeni enstitü; başta aşı ve ilaç üretimi olmak üzere, biyoteknolojik ürünlerin yerli kaynaklarla geliştirilmesine zemin hazırlayacak. Özellikle pandemi sürecinde ortaya çıkan dışa bağımlılık sorunlarına karşı bir yanıt niteliğindeki bu adım, Türkiye’nin sağlıkta bağımsızlık vizyonuna doğrudan katkı sunacak. Ülke çapında bilimsel üretimin katma değere dönüşmesinde kilit rol oynaması beklenen enstitü, sağlık sektöründe Ar-Ge odaklı dönüşümün öncüsü olacak.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ’NDEN BİLİME VE TOPLUMA KATKI VİZYONU

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, kurulacak enstitünün sadece akademik bir merkez değil, aynı zamanda doğrudan topluma fayda sağlayacak stratejik bir kurum olacağını vurguladı. Hacımüftüoğlu, yaptığı açıklamada, üniversitenin bilimsel birikimini toplumsal faydaya dönüştürme hedefiyle hareket ettiklerini belirtti. “İlaç, Aşı ve Biyoteknoloji Enstitüsü; akademik dünyaya yeni fırsatlar sunarken, ülkemizin sağlık alanındaki ihtiyaçlarına somut çözümler üretecek” diyen Rektör, özellikle pandemi döneminde yaşanan küresel krizlerin ardından yerli üretimin öneminin daha iyi anlaşıldığını ifade etti.

Rektör Hacımüftüoğlu’nun açıklamalarına göre enstitü, hem ileri düzeyde bilim insanları yetiştirecek hem de Türkiye’nin Ar-Ge kapasitesini artıracak projelere ev sahipliği yapacak. Üniversitenin mevcut altyapısı ve akademik kadrosu, bu stratejik birimin başarıya ulaşmasında temel unsur olacak. Türkiye’nin sağlıkta dışa bağımlılığını azaltmayı hedefleyen bu adım, aynı zamanda nitelikli bilimsel üretimin toplumla buluşturulması açısından da önem taşıyor.

ÇOK DİSİPLİNLİ İŞ BİRLİĞİ İLE GÜÇLÜ BİR AR-GE MERKEZİ KURULUYOR

Yeni kurulan İlaç, Aşı ve Biyoteknoloji Enstitüsü, Atatürk Üniversitesi’nin mevcut uygulama ve araştırma merkezleri ile entegre biçimde çalışacak şekilde yapılandırılıyor. Özellikle “Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi” ile “Veterinerlikte Aşı ve Biyolojik Ürün Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi” ile yapılacak iş birlikleri sayesinde, temel araştırmalar ve ürün geliştirme faaliyetleri etkin şekilde yürütülecek.

Enstitü, GLP (İyi Laboratuvar Uygulamaları) ve GMP (İyi Üretim Uygulamaları) standartlarında inşa edilen laboratuvar altyapısıyla dikkat çekiyor. İnsan ve hayvan sağlığına yönelik ilaç, aşı ve biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesi için gerekli olan tüm teknik olanaklara sahip olan merkez, disiplinler arası iş birliğiyle çok yönlü projeleri hayata geçirecek. Bu iş modeli sayesinde üniversitenin bilimsel potansiyeli daha verimli kullanılırken, Türkiye’nin sağlık sektöründe kendi kendine yeten bir ülke olma hedefi de somut adımlarla desteklenecek.

EĞİTİM, ÜRETİM VE İSTİHDAM ODAKLI BİR BİLİM VİZYONU

Yeni enstitünün sadece bilimsel ürün geliştirme ile sınırlı kalmayacağı, aynı zamanda eğitim ve istihdam odaklı bir yapıya sahip olacağı da açıklandı. Lisansüstü eğitim programlarıyla desteklenecek olan enstitüde, yüksek lisans ve doktora düzeyinde öğrencilere özel araştırma alanları açılacak. Genç araştırmacılar, yürütülecek projeler aracılığıyla sektöre doğrudan entegre olabilecek. Böylece akademik bilgi, uygulama sahasına taşınarak hem bireysel kariyer gelişimine hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacak.

Ar-Ge projeleri sayesinde öğrencilerin erken aşamada bilimsel araştırmalara dahil edilmesi, Türkiye’de nitelikli bilim insanı yetiştirilmesi sürecine büyük katkı sunacak. Ayrıca bu yaklaşım, sağlık sektöründeki beyin göçünü azaltmak ve yerli yetenekleri ülkede tutmak açısından da stratejik önem taşıyor. Eğitimden üretime ve istihdama kadar uzanan bu geniş kapsamlı yapı, üniversite-sanayi iş birliğinin de gelişmesini sağlayacak.

ULUSLARARASI BİLİMSEL İŞ BİRLİKLERİYLE KÜRESEL ETKİ HEDEFLENİYOR

Enstitü, yalnızca ulusal düzeyde değil, uluslararası alanda da etkili bir aktör olmayı amaçlıyor. Avrupa Birliği, TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı ve özel sektör destekli projelerle geniş bir iş birliği ağı kurulması planlanıyor. Bu sayede geliştirilen bilimsel projelerin uluslararası fonlardan destek alması ve daha geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor.

Atatürk Üniversitesi’nin dinamik araştırma yapısı ve köklü akademik geçmişiyle beslenen bu yeni yapı, Türkiye’nin bilim diplomasisi alanındaki etkisini artırma potansiyeline sahip. Uluslararası bilimsel iş birlikleri, hem üniversitenin küresel sıralamalarda daha üst seviyelere çıkmasını sağlayacak hem de Türkiye’nin sağlıkta Ar-Ge merkezlerinden biri olma vizyonunu gerçeğe dönüştürecek.