Bölge

Atatürk Üniversitesi’nde Göçün Sosyal, Hukuki ve Psikolojik Boyutları Ele Alındı

Erzurum’da düzenlenen “Farklı Yönleriyle Göç” sempozyumu, göç olgusunu ekonomik, psikolojik, hukuki ve dini boyutlarıyla irdeledi. Akademisyenler, göçün birey ve toplum üzerindeki çok yönlü etkilerini derinlemesine analiz ederken, Türkiye’nin göç politikalarında örnek ülke konumuna da dikkat çekildi.

HABER49-Erzurum’da düzenlenen “Farklı Yönleriyle Göç” sempozyumu, göç olgusunu ekonomik, psikolojik, hukuki ve dini boyutlarıyla irdeledi. Akademisyenler, göçün birey ve toplum üzerindeki çok yönlü etkilerini derinlemesine analiz ederken, Türkiye’nin göç politikalarında örnek ülke konumuna da dikkat çekildi.

Erzurum Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Farklı Yönleriyle Göç” temalı sempozyum, göç olgusunu tarihsel ve güncel bağlamlarıyla akademik düzlemde irdeledi. Sempozyumda yapılan konuşmalarda, göçün sadece fiziki bir yer değiştirme değil, insan hayatına doğrudan tesir eden, toplum yapılarında derin izler bırakan sosyolojik bir süreç olduğuna dikkat çekildi. Savaş, ekonomik buhran, iklimsel krizler ve güvenlik kaygılarının yanı sıra; umudu, yeniden başlamayı ve hayata tutunma çabasını da içinde barındıran göçün, hem bireysel hem kolektif hafızada derin izler bıraktığı vurgulandı. Akademisyenler, göçün kimlik, aidiyet, sınır ve insan onuru gibi kavramlarla doğrudan ilişkili olduğunu ve bu yönüyle disiplinlerarası bir mesele olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Hukuk, ekonomi, psikoloji, sosyoloji ve ilahiyat alanlarından uzman isimlerin sunum yaptığı sempozyum, göçün çok katmanlı yapısını ortaya koyması açısından dikkat çekici bir platform sundu.

"Ekonomi Hem Göçün Nedeni Hem de Sonucudur" Vurgusu Dikkat Çekti

Sempozyumun ilk oturumunda, göçün ekonomik boyutu üzerinde durularak, bu sürecin hem tetikleyici bir sebep hem de sonuç olduğu görüşü ön plana çıktı. Oturumun moderatörlüğünü Prof. Dr. M. Sait Dilek üstlenirken, Prof. Dr. Kerem Karabulut “Göç ve Ekonomik Etkileri” başlıklı sunumunda ekonomik sıkıntıların göçe zemin hazırladığını, ancak aynı zamanda göçün de ekonomik yapıları yeniden şekillendirdiğini ifade etti. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Edebiyat Fakültesi ile birlikte Erzurum 1. İdare Mahkemesi Başkanlığı ve Erzurum Barosu Mülteci Hakları Komisyonu temsilcileri de oturumlara katkı sundu. Doç. Dr. Lokman Cerrah, “Erzurum İli Örneğinde Yabancı Göçmenlere Bakışta Etkili Olan Yaklaşımlar” adlı çalışmasıyla farklı yaş gruplarından Erzurumlularla yapılan saha mülakatlarına dayanan verileri paylaştı. Bu sunumda, toplumun göçmenlere yönelik dini, ahlaki ve kültürel refleksleri detaylandırıldı. Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Bahar Küpe ise Suriye’de rejim sonrası dönemde gönüllü geri dönüş uygulamalarını ele alarak, Birleşmiş Milletler tarafından Türkiye’nin bu konuda örnek ülke olarak gösterildiğini belirtti.

Psikolojik Uyum, Kimlik Krizi ve Sosyal Destek İhtiyacı Masaya Yatırıldı

Sempozyumun ikinci oturumunda göçün bireysel ve toplumsal düzeydeki psikososyal etkileri ele alındı. Oturuma Prof. Dr. Yasin Kurban başkanlık ederken, Doç. Dr. Meltem Oral “Göçün Psikososyal Boyutları: Ruh Sağlığı, Kimlik ve Sosyal Uyum” başlıklı sunumuyla kadın, çocuk, yaşlı, genç ve engelli bireylerin göç deneyimlerinin psikolojik sonuçlarını değerlendirdi. Göç sürecinde yaşanan belirsizliklerin ve kimlik çatışmalarının bireylerde kalıcı ruhsal problemlere yol açabileceğine dikkat çeken Oral, özellikle geri dönemeyecek bireylerin sosyal uyumu açısından psikolojik destek mekanizmalarının önemini vurguladı. Oturumda ayrıca Dr. Öğr. Üyesi Mihri Sinem Bayram Dumludağ, “Uluslararası Koruma ve Geçici Koruma Statüsü Sahiplerinin Türk Vatandaşlığını Kazanması” konusunu ele alırken, Erzurum Barosu avukatlarından Zeliha Karakuş “Düzensiz Göçle Mücadelede Geri Kabul Anlaşmalarının Etkisi” başlıklı sunumuyla uluslararası hukuk çerçevesinde geri kabul süreçlerinin etkilerini anlattı. Katılımcılar, göç meselesinin sadece akademik değil, aynı zamanda toplumsal, siyasal ve vicdani bir sorumluluk olduğuna dikkat çekti.