HABER49-Toplantıya Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, YÖK üyeleri ve araştırma ile aday araştırma üniversitelerinin rektörleri katıldı. Bu yıl açıklanan 2025 Araştırma Üniversiteleri Değerlendirme Raporu, Atatürk Üniversitesi’nin A2 kategorisinde önemli bir yükseliş kaydettiğini ortaya koydu. Genel sıralamada 16. sıraya yerleşen üniversite, devlet üniversiteleri arasında 13. basamakta kendisine yer buldu. Üniversitenin bu başarısı, proje odaklı çalışmalar, araştırma altyapısına yapılan yatırımlar, nitelikli akademik üretim ve uluslararası iş birliklerinin somut yansıması olarak değerlendiriliyor.
Türkiye genelinde 23 araştırma üniversitesi ile 6 aday araştırma üniversitesinin katıldığı toplantıda, kurumların güncel performansları, gelişim alanları ve araştırma kapasitesinin güçlendirilmesi için yürütülen süreçler detaylı şekilde ele alındı. Toplamda 208 yükseköğretim kurumunun değerlendirildiği süreçte, Araştırma Üniversitesi statüsüne sahip ilk 23 üniversiteden 22’si konumunu korudu. Tek değişiklik ise aday statüsünde gerçekleşti; Gaziantep Üniversitesi’nin yerine Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi aday listesine dahil edildi. Bu durum, Atatürk Üniversitesi’nin yükseliş trendini ve araştırma alanındaki başarısını daha da anlamlı kılıyor.
20 Göstergede Kaydedilen Artış Araştırma Performansını Güçlendirdi
Atatürk Üniversitesi, bu yıl raporda yer alan toplam 20 göstergede artış kaydetti. Özellikle ulusal Ar-Ge ve yenilik destek programlarından aktarılan fon miktarı %100 artarken, ulusal patent belge sayısı %103 yükseldi. Üniversite-iş dünyası iş birliğiyle yürütülen projelerden alınan kamu fonlarında %124 artış sağlanırken, dünya akademik başarı sıralamasında performans %171 oranında iyileşti. Uluslararası patent belgelerindeki artış ise %256 olarak kaydedildi. Bu göstergeler, Atatürk Üniversitesi’nin araştırma odaklı büyüme stratejisinin somut sonuçlarını gözler önüne seriyor. Üniversite, bilimsel üretimi destekleyen altyapı yatırımları ve ulusal-uluslararası iş birlikleriyle Ar-Ge ekosistemini güçlendirmeye devam ediyor.
Araştırma üniversitesinin performansındaki yükseliş, hem bölgesel hem ulusal hem de uluslararası alanda Atatürk Üniversitesi’nin bilimsel görünürlüğünü artırıyor. Üniversite, yürüttüğü projeler, akademik yayınlar ve patent çıktılarıyla Türkiye’nin araştırma kapasitesine önemli katkılar sunuyor. Bu ilerleme, üniversitenin sadece akademik başarıya odaklanmadığını, aynı zamanda bilgi üretimi ve toplumsal faydayı da önceliklendirdiğini ortaya koyuyor.
YÖK ve Rektör Hacımüftüoğlu’ndan Başarıya Övgü
Toplantının açılış konuşmasını yapan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, araştırma üniversitelerinin Türkiye’nin yükseköğretim vizyonundaki kritik rolüne dikkat çekti. Özvar, sıralamaların kendisinin önemli olmadığını, esas değerinin üniversitelerin niteliksel gelişimine katkıda bulunduğunu vurguladı. Araştırma üniversitelerinin motivasyonla ortaya koyduğu performansın memnuniyet verici olduğunu belirten Özvar, Atatürk Üniversitesi’nin yükselişini örnek gösterdi.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, ekip ruhu ve yoğun çalışma ile elde edilen bu başarının üniversite mensuplarının özverisinin bir sonucu olduğunu ifade etti. Hacımüftüoğlu, “Araştırma kapasitemizi artırarak hem bölgesel hem ulusal hem de küresel ölçekte daha güçlü bir konuma erişmeyi hedefliyoruz. Bu başarıda emeği geçen tüm akademik ve idari kadroya teşekkür ediyorum” dedi. Üniversite, bilimsel üretimi destekleyen altyapı yatırımları ve uluslararası iş birlikleriyle büyüme trendini sürdürüyor.
Araştırma Üniversitesi Statüsü ve Önemi
YÖK tarafından yürütülen Araştırma Odaklı Misyon Farklılaşması Programı, üniversitelerin belirli alanlarda uzmanlaşmasını ve araştırma kapasitesinin güçlendirilmesini hedefliyor. Araştırma Üniversitesi statüsü, eğitim-öğretim faaliyetlerinin ötesinde; bilimsel bilgi üretimi, ulusal ve uluslararası projeler, patent çıktıları ve Ar-Ge kapasitesiyle ülkenin bilim ve teknoloji ekosistemine katkı sağlayan üniversitelere veriliyor. Atatürk Üniversitesi’nin bu statüde elde ettiği yükseliş, Türkiye’nin bilimsel performansını destekleyen stratejik bir başarı olarak öne çıkıyor.
