HABER49-Kars il sınırları içerisinde yer alan ve geçmişte birçok uygarlığa ev sahipliği yapan bu tarihi merkezde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kafkas Üniversitesi iş birliğinde yürütülen kazı çalışmaları yoğun biçimde sürüyor. Tam 6 ayrı noktada gerçekleştirilen arkeolojik faaliyetlerde amaç; hem taşınmaz hem de taşınır nitelikli eserleri gün yüzüne çıkararak tarihi daha görünür hale getirmek.
Bagratlı Hanedanlığı’ndan Selçuklu’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyetin izlerini barındıran Ani, tarih boyunca hem Hristiyan hem de Müslüman toplulukların bir arada yaşadığı kadim bir yerleşim alanı oldu. 130 kişilik bilim insanı, arkeolog, sanat tarihçisi ve restoratörden oluşan profesyonel ekip, bu zenginliği toprak altından çıkararak geleceğe aktarmak için çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Nisan ayında başlayan kazı sezonunun 31 Aralık’a kadar süreceği belirtilirken, bu yılki hedefler arasında hem sivil mimariye ait kalıntıların hem de ticari ve dini yapılarla ilgili izlerin netleştirilmesi yer alıyor.
SELÇUKLU İZLERİ DERİNLEŞİYOR: KONUTLAR, ÇARŞILAR VE MEZARLIKLAR GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Ani Ören Yeri’nde en dikkat çeken kazı alanlarından biri, Anadolu'daki ilk Türk camisi olarak kabul edilen Ebu’l Menuçehr Camii’nin batısında yer alan Selçuklu konutlarının bulunduğu bölge. Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan’ın verdiği bilgiye göre, bu alan büyük bir mahalleye işaret ediyor. 2019 yılından beri sürdürülen kazılarda, Selçuklu dönemine ait özgün sivil mimari yapılar, yaşam alanları ve mahalle düzeni gün yüzüne çıkarılmaya devam ediliyor.
Kazı çalışmalarının bir diğer odak noktası ise Ani’nin ticaret damarını oluşturan Selçuklu Çarşısı. Aslanlı Kapı’dan Ulu Cami’ye kadar uzanan bu uzun aksın, dönemin ticaret hayatına ışık tutacak nitelikte olduğu ifade ediliyor. Burada atölyeler, dükkânlar ve satış alanlarının ortaya çıkarılması, dönemin sosyoekonomik yapısını anlamaya katkı sunuyor.
Ayrıca, 2021 yılında kazılarına başlanan ve bu sezon da devam eden Selçuklu Mezarlığı büyük önem taşıyor. Fethiye Camisi’nin güneybatısında yer alan bu alan, Anadolu’daki ilk Türk-İslam mezarlığı olma özelliğine sahip. Sekizgen kümbet kalıntıları, sandukalı ve akıt tipi mezarlar, burada yapılan çalışmalarla kayıt altına alınıyor. Bu bulgular, Selçuklu’nun Anadolu’daki varlığına dair somut kanıtlar sunuyor.
BİN YILLIK YAPILARA HAYAT VERİLİYOR: KORUMA VE GEZİ ROTALARIYLA TARİHE YOLCULUK
Kazı çalışmaları yalnızca tarihi yapıları gün yüzüne çıkarmakla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda yapıların korunması, restore edilmesi ve ziyaretçilere uygun hale getirilmesi yönünde kapsamlı bir çalışma yürütülüyor. Arslan’ın verdiği bilgiye göre, bin yıl boyunca toprak altında kalan taşınmaz eserler konservasyon işlemlerinden geçirilerek gelecek kuşaklara sağlıklı biçimde aktarılmak üzere güçlendiriliyor.
Kazı evinde yer alan uzman ekip, taş, pişmiş toprak, cam ve kemik gibi taşınır nitelikteki buluntuları restore ediyor. Bu eserlerden nitelikli olanlar ise Kars Müzesi’nde sergilenmek üzere teslim ediliyor. Böylece kazı sadece akademik değil, aynı zamanda toplumsal kültür belleğine katkı sağlayan bir niteliğe bürünüyor.
Tüm bu arkeolojik faaliyetlerin yanı sıra Ani Ören Yeri’nde ziyaretçilerin daha konforlu bir deneyim yaşaması için çevre düzenlemeleri de yapılıyor. Sur içi alanlarda, yaklaşık 5,5 kilometrelik yürüyüş rotası doğal taşlar ve ahşap traverslerle şekillendiriliyor. Sezon sonunda tamamlanması planlanan bu güzergâh, yerli ve yabancı turistlerin Ani’nin tarihine adım adım tanıklık etmelerine olanak tanıyacak.