HABER49-Türkiye eğitim sisteminin temel taşlarından biri olan 4+4+4 modeli köklü bir revizyondan geçmeye hazırlanıyor. Özellikle lise kademesinde uygulanacak yeni sistemde, öğrencilerin okula gitme zorunluluğu azaltılacak ve 2 yıl süreyle uzaktan eğitim seçeneği gündeme gelecek.
Bu durum, liselerin tamamen kapanması ya da yüz yüze eğitimin kısmen sona erdirilmesi ihtimalini beraberinde getiriyor. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sistemin yeniden yapılandırılması için teknik hazırlıkların başladığını ve 21. Milli Eğitim Şurası’nda bu konunun detaylıca ele alınacağını açıkladı. Yeni modelin kamuoyu ile paylaşılması sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, eğitimde köklü değişikliklerin resmen hayata geçirilmesi bekleniyor.
Yalçın, eğitimde yaşanan yapısal sorunların uzun süredir tartışıldığını ve mevcut sistemin günümüz koşullarına uyum sağlamadığını ifade ediyor. Özellikle teknolojinin eğitim alanına entegre edilmesinin zorunlu hale geldiği vurgulanırken, öğrencilerin okula fiziksel devam zorunluluğunun azaltılması, yeni dönemin en dikkat çekici maddesi olarak ön plana çıkıyor. Okula gitmeden de eğitim alabilecek olan öğrencilerin, eğitim hayatında esneklik kazanması hedefleniyor. Böylece, eğitimde erişim eşitliğinin artırılması ve çağın ihtiyaçlarına yanıt verebilecek yeni bir sistem inşası amaçlanıyor.
Ali Yalçın’dan Eğitimde Sürekli Güncelleme Vurgusu
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, eğitimin dinamik ve sürekli gelişen bir alan olduğunu belirterek, değişen toplumsal ve ekonomik şartlara uygun adımların atılması gerektiğini vurguladı. “Zamanın ruhu, yeni yönelimleri zorunlu kılıyor” diyerek 4+4+4 modelinin gözden geçirilmesi için başlatılan sürecin gerekliliğine dikkat çekti. Yalçın, özellikle 21. Milli Eğitim Şurası’nın bu konuda kritik bir platform olacağını belirterek, kapsamlı bir değerlendirme ve teknik hazırlık süreci yürütüldüğünü söyledi.
Yalçın’a göre eğitim sisteminde yenilik yapılmazsa, çağın gereklerine uyum sağlamak mümkün olmayacak. Bu nedenle sistemin, hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi kaçınılmaz hale geliyor. Yeni modelde teknolojinin etkin kullanımı ve uzaktan eğitimin yaygınlaştırılması planlanırken, bunun yanı sıra eğitimde kalite ve erişilebilirlik unsurlarının da artırılması hedefleniyor. Yalçın, eğitimdeki bu köklü değişikliklerin yalnızca zorunlu eğitim sürecini değil, yükseköğretimle bağlantılı tüm yapıları da etkileyeceğini belirtiyor.
Mesleki Eğitimde Başarı Sağlanamadı: Yeniden Yapılandırma Zorunluluğu
Ali Yalçın, mevcut 4+4+4 sisteminin mesleki eğitime beklenen ilgiyi çekemediğine işaret ederek, akademik liselerin tercih edilmesinin meslek liselerinin cazibesini azalttığını açıkladı. Mesleki eğitimde başarı ve yönlendirme konusunda hedeflenen seviyeye ulaşılamadığını söyleyen Yalçın, bu alanda radikal reformların kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Meslek liselerinin, hem üniversiteye geçiş sistemi hem de iş hayatına hazırlık süreçleri açısından yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı.
Mesleki eğitimin cazibesini artırmanın ve bu alanı güçlendirmenin eğitimin geleceği açısından kritik olduğunu belirten Yalçın, “Meslek liseleri sadece pratik bilgi değil, aynı zamanda öğrencilerin iş gücü piyasasına entegre olacağı köprü olmalı” dedi. Bunun için hem müfredatın hem de mezun profillerinin revize edilmesi şart. Bu süreçte, sektörlerle iş birliği yapılması ve staj imkânlarının artırılması gibi uygulamaların da sisteme dahil edilmesi gerekiyor. Aksi halde mesleki eğitim, sürekli geride kalan ve tercih edilmeyen bir alan olmaya devam edecek.
Eğitim Fakültelerinde Yapısal Dönüşüm ve Milli Eğitim Akademisi’nin Rolü
Eğitim fakültelerinin mezun profili ve müfredat yapısı, eğitim kalitesinin artırılması açısından önemli bir tartışma konusu oldu. Ali Yalçın, eğitim fakültelerinin daha uygulama odaklı bir modele geçmesi gerektiğini söyledi. Mezunların sınıfa girdiğinde hazır olması ve öğretim sürecine katkı sunabilmesi için fakültelerde ciddi değişimlerin yapılması şart. Ayrıca, mezun sayısının ülkenin ihtiyacına göre dengelenmesi de önemli bir gereklilik olarak öne çıkıyor.
Milli Eğitim Akademisi’nin kurulması ise öğretmen yetiştirme sürecinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Yalçın, bu akademinin üniversitelerdeki eğitim fakülteleriyle koordinasyon içinde çalışarak, öğretmen yetiştirmede kaliteyi artıracağını belirtti. Akademinin uygulama temelli öğretmen eğitimine odaklanması, eğitimde kalitenin yükseltilmesi için kritik bir adım olarak görülüyor. Yalçın, “Yükseköğretim ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında uyum ve eşgüdüm sağlanmalı” diyerek iki kurumun iş birliğinin zorunlu olduğuna dikkat çekti.
Üniversite Kanununda Katılımcılık ve Akademik Özgürlük İhtiyacı
Ali Yalçın, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun çağın gereksinimlerine cevap vermediğini ve güncellenmesi gerektiğini savunuyor. Üniversitelerde çalışanların senato gibi yönetim organlarında temsil edilmemesi ve katılımcı yönetim anlayışının hala tam anlamıyla yerleşmemesi, akademik ortamın gelişimini olumsuz etkiliyor. Yalçın, bu dirençlerin aşılması için yönetim kültürünün köklü biçimde değişmesi gerektiğine işaret etti.
Akademik dünyada daha fazla fikir alışverişi, tartışma ve yenilikçi yaklaşımın şart olduğunu vurgulayan Yalçın, “Üniversiteler özgür platformlar olmalı, eleştiriyi ve katılımı teşvik eden yapılar kurulmalı” dedi. Bu anlayışın benimsenmesi, yükseköğretimin zihinsel dönüşümünü hızlandıracak ve bilimsel ilerlemeyi destekleyecek. Yalçın’ın çağrısı, üniversitelerin sadece eğitim değil, aynı zamanda demokratik ve katılımcı kurumlar haline gelmesi yönünde.
Uzaktan Eğitim Liselerde Yeni Normal Olabilir
Kulislere yansıyan bilgilere göre, yeni sistemde liselerde ilk iki yıl yüz yüze eğitim devam edecek, ancak sonraki iki yıl için uzaktan eğitim modeli benimsenebilir. Öğrenciler, bulundukları her yerden derslerine katılarak hem lise eğitimini tamamlayacak hem de üniversiteye hazırlık sürecini sürdürecek. Bu uzaktan eğitim modelinde ayrıca staj ve mesleki becerilerin kazanılması için uygulamalı programlar da entegre edilecek. Böylece, öğrencilerin hem teorik hem de pratik bilgi edinmeleri sağlanacak.
Bu yeni modelle birlikte liselerde fiziksel varlığın zorunluluğu azaltılırken, eğitimde esneklik ve erişilebilirlik artacak. Özellikle kırsal ve dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin eğitim kalitesinin yükseltilmesi için teknoloji destekli uzaktan eğitimin yaygınlaşması hedefleniyor. Uzaktan eğitim, zorunlu eğitimin faydalarını artırma potansiyeliyle ön plana çıkarken, okulların tamamen kapanma ihtimali de tartışılan konular arasında.