HABER49-Yargı süreçlerinin hızlandırılması, icra-iflas uygulamalarında standartların netleştirilmesi ve avukatlık disiplin hükümlerinin yeniden yapılandırılması gibi kritik başlıkları içeren teklif, hukuk sisteminde kapsamlı reform niteliği taşıyor.
Komisyonda kabul edilen maddelere göre İcra ve İflas Kanunu'nda önemli düzenlemelere gidiliyor. Özellikle ihalenin feshini talep eden tarafların nispi harcı ve teminatı eksiksiz yatırma zorunluluğu, uygulamaya yeni bir disiplin getiriyor. Harç veya teminat yatırmadan fesih başvurusu yapılması halinde mahkemelerin bu talepleri dosya üzerinden ve kesin olarak reddedecek olması, kötü niyetli başvuruların önüne geçmeyi hedefliyor. Mahkemeler, iki haftalık kesin süre içerisinde harç ve teminatın tamamlanmasını isteyecek; aksi halde talep yeniden incelenmeden reddedilecek.
İptal kapsamında değerlendirilecek işlemlerle ilgili düzenlemeler de dikkat çekici. Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda, iflas ya da aciz belgesi düzenlenmeden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar iptale tabi olacak. Üst soy, alt soy, üçüncü dereceye kadar akrabalar, eş, evlatlık gibi yakın hısımlar arasında gerçekleşen tasarruflar; gerçek değerin ispat edilmediği durumlarda bağışlama sayılacak. Bu kapsam, mal kaçırma amacı taşıyan işlemlerin önüne geçmek için daha güçlü bir hukuki çerçeve oluşturuyor.
Ayrıca istinaf ve temyiz yolundaki parasal sınırların belirlenmesinde, başvurunun yapıldığı tarihteki miktarın geçerli olması kuralı getirilerek, yargılamalarda yeknesaklık sağlanıyor. Bu düzenleme, hem davaların hem de şikayet başvurularının parasal değerlendirmelerinde yaşanan belirsizliklerin giderilmesine katkı sağlayacak nitelikte.
Avukatlık Kanunu'nda Kapsamlı Değişiklikler: Disiplin Cezaları Yeniden Tanımlanıyor
Teklifin önemli bir bölümü Avukatlık Kanunu’nda yapılan düzenlemeleri içeriyor. Avukatların mesleki faaliyetleri sırasında işledikleri suçlarla ilgili yargılamalarda verilen kararların barolar tarafından anlık olarak takip edilebilmesi için yeni bildirim zorunlulukları getiriliyor. Bu sayede disiplin süreçlerinde şeffaflık ve süreklilik hedefleniyor.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrası disiplin cezası sistemi tümüyle yeniden düzenlendi. Avukatlara verilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, para cezası, işten çıkarma ve meslekten çıkarma olarak yeniden sınıflandırıldı. Hangi eylemin hangi cezayı gerektirdiği açık biçimde maddeleştirildi. Beş yıl içinde tekerrür eden fiillerde cezaların ağırlaştırılması zorunlu hale getirildi. Örneğin, daha önce işten çıkarma cezası alan bir avukatın beş yıl içinde kınama gerektiren bir fiil işlemesi meslekten çıkarılma sonucunu doğuracak.
Baro disiplin kurullarının kovuşturma sonucunu beklemesi durumunda, mahkeme kararının baroya bildirilmesinden itibaren bir yıl içinde karar verilmezse zamanaşımının işleyecek olması disiplin süreçlerine hız kazandıracak. Ayrıca disiplin işleminin iptali halinde iki yıl içinde yeni soruşturma yürütülmezse tekrar ceza verilemeyecek. Bu düzenlemeler disiplin süreçlerinde hem hız hem de hukuki güvence sağlamayı amaçlıyor.
Meslekten çıkarma dışındaki disiplin cezalarının beş yıl sonra avukatların talebiyle sicilden silinebilmesi ise mesleki itibarın korunması adına avukatlara ikinci bir fırsat tanıyor. Ancak tekerrür sebebiyle verilen işten çıkarma cezaları bu kapsamın dışında tutuluyor.
Kamu İhale Düzenlemelerinde Yeni Çerçeve: Başvuru Bedeli İadesinde Hesaplamalar Değişiyor
Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişikliklerle, itirazen şikayet başvurularına ilişkin bedel iade sistemi yeniden şekillendiriliyor. Kurulun, başvurudaki iddiaların haklılık oranına göre bedelin bir kısmını iade edebilmesine ilişkin düzenleme; başvuru süreçlerini daha adil hale getirmeyi amaçlıyor. Ancak eşit muamele incelemesi sonucunda ihalenin iptali ya da düzeltici işlem belirlenmesi halinde bedel iadesinin yapılmayacağı açıkça belirtiliyor.
Başvuru dilekçesinde birden fazla hususun yer alması durumunda her biri bağımsız iddia olarak değerlendirilecek ve buna göre haklılık oranı hesaplanacak. Kurumun iade ettiği bedeller için faiz işletilmeyecek olması da yeni dönemin önemli bir unsuru. Bu düzenlemeler 26 Aralık 2025’te yürürlüğe girecek olup, yüklenicilerin doğal afet gibi mücbir sebeplerle sözleşmeleri feshedilmesi durumunda ödedikleri bedellerin tamamlanmayan iş oranına göre iade edilmesine imkan tanıyor.
İade sürecinin 30’ar günlük sürelerle sınırlandırılması, idari işlemlerin hem şeffaf hem de öngörülebilir şekilde yürütülmesini sağlayacak. Böylece hem isteklilerin hem de yüklenicilerin hak kaybı yaşamasının önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Dolandırıcılık Davalarında Görevli Mahkeme Tek Çatı Altında Toplanıyor: Asliye Ceza Mahkemeleri Yetkili
Türk Ceza Kanunu'nda “dolandırıcılık” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlarına ilişkin yargılamalarda uzun süredir yaşanan görev karmaşası yeni düzenlemeyle gideriliyor. Buna göre dolandırıcılık suçlarının yargılaması asliye ceza mahkemelerinde yapılacak. Böylece ağır ceza ve asliye ceza arasındaki görev uyuşmazlıklarının tamamen ortadan kalkması hedefleniyor.
Düzenlemenin yürürlüğe girmesinden önce ağır ceza mahkemelerinde görülen veya istinaf ve temyiz aşamasında olan dosyalar için ise mevcut görev kurallarının geçerli olacağı belirtildi. Mahkemelerin bu davalarda görevsizlik ya da bozma kararı verme yetkisi olmayacak. Bu geçiş hükmü, yargılamaların kesintiye uğramadan sürdürülmesi açısından büyük önem taşıyor.
TCK’de 'Akıl Hastalığı' Düzenlemesi Yenilendi: Güvenlik Tedbirleri ve Tedavi Süreleri Netleşiyor
TCK’nın akıl hastalığına ilişkin hükmünde yapılan değişiklik, kısmi akıl hastalığı bulunan kişilere yönelik hem ceza infazını hem de güvenlik tedbirlerini aynı süreçte uygulamayı öngörüyor. Böylece cezai sorumluluğu bulunan ancak ruh sağlığı açısından tedavi gerektiren kişilere yönelik bütüncül bir infaz modeli oluşturuluyor.
Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı süreler, suçun niteliğine göre alt sınırlarla belirleniyor. Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet gerektiren suçlarda en az bir yıl, diğer ciddi suçlarda ise en az altı ay sağlık kurumunda tedavi süresi zorunlu hale getiriliyor. Bu düzenleme, hem toplumsal güvenliğin korunması hem de kişinin tedavi sürecinin garanti altına alınması amacı taşıyor.





